ASO Başkanı Özdebir:

ASO Başkanı Özdebir:

"Türkiye'de başkanlık sisteminin kurulması lazım"

ANKARA (AA) – Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, başkanlık sistemi ile ilgili, "Bir yerde bir lider olur. Bir orkestrada bir orkestra şefi olur. İki tane olacaksa ikisinin de elleriyle aynı hareketi yapması lazım. Yani uyum içinde hareket etmesi lazım. O da her zaman mümkün olmaz. Onun için Türkiye'de başkanlık sisteminin kurulması lazım." dedi.

Gazetecilerle sohbet toplantısında bir araya gelen Özdebir, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Partili cumhurbaşkanı sisteminin olası etkilerine ilişkin bir soru üzerine Özdebir, bir partiye emek verenlerin "Ben şu makama geldim diye bu elbisemi çıkardım." demelerinin mümkün görünmediğini, böyle bir şeyin eşyanın tabiatına aykırı olduğunu söyledi.

Özdebir, Başbakan ile Cumhurbaşkanının anayasal yetkilerinin bugün neredeyse birbirine eşit olduğunu ifade ederek, "Bir yerde bir lider olur. Bir orkestrada bir orkestra şefi olur. İki tane olacaksa ikisinin de elleriyle aynı hareketi yapması lazım. Yani uyum içinde hareket etmesi lazım. O da her zaman mümkün olmaz. Onun için Türkiye'de başkanlık sisteminin kurulması lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'deki yönetim sisteminin tam anlamıyla bir parlamenter sistem olmadığını belirten Özdebir, güçler ayrılığı modelinin gerektiği gibi uygulanmadığını savundu. Bakanların parlamentodaki milletvekilleri arasından seçildiğine dikkati çeken Özdebir, şu ifadeleri kullandı:

"Meclisin en büyük görevi yasama ve denetimdir. İcrayı yapan adam aynı zamanda denetmen ve karar verici. Nasıl oluyor bu iş? Bizimki nevi şahsına münhasır bir parlamenter sistem. Bu yüzden parlamento doğru dürüst denetim de yapamıyor. Denetim yapması demek kendi iktidarının düşmesi demek. Bana göre başkan, o işi yapmaya liyakati olan adamlardan bakanlarını seçmeli. Profesyonel kadroları olmalı. O zaman herkes hesap sorabilir. Milletvekili de daha güçlü olur."

- Kıdem tazminatı

Kıdem tazminatına ilişkin soruları da yanıtlayan Özdebir, konuyu konuştukları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun oldukça ümit verici şeyler söylediğini belirtti. Kıdem tazminatı konusunda 5 yıl önce Avusturya modelini gündeme getirdiklerini anımsatan Özdebir, "Avusturya modelini yerinde de incelemişler. Bu modeli herhalde gerçekleştirecekler." dedi.

Avusturya modelinde kıdem tazminatı hesaplanmasında dikkate alınan sürenin 15 gün, Türkiye'de ise 30 gün olduğunu dile getiren Özdebir, kıdem tazminatının işverene aylık maliyetinin yüzde 8 civarında olduğunu kaydetti. Özdebir, "Bakan Soylu, yüzde 8'lik oranı yarıdan fazla aşağıya indirecek bir formül geliştirdiklerini söyledi. Yüzde 3,8 gibi birtakım rakamlar konuşuluyor ama gerçek çalışma nedir bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

Özdebir, sendikaların da yavaş yavaş modele ısındıklarını, kayıt içinde çalışan herkesin kıdem tazminatı hakkının garantiye alınacağını söyledi.

- İflas erteleme

İflas erteleme sayısındaki artışa ilişkin bir soru üzerine Özdebir, geçmişte iflas erteleme kararlarının hakimler heyeti tarafından verilmesini istediklerini anımsattı.

Kararı bir hakim verdiğinde etki altında kalabildiğini savunan Özdebir, "Bu işlerde belli illerde yoğunlaşma var. Ağırlıklı bir kısmı Kocaeli'de açılıyor. Firmalar aslında Kocaeli firması değil. Kocaeli'den kararı kolay alabildikleri için merkezlerini orada bir ofise taşıyorlar. Oradan müracaat ediyorlar. Demek ki orada böyle bir organizasyon var. 'Biz sana iflas erteleme kararı alırız abi.' mekanizması çalışıyor." diye konuştu.

Kocaeli gibi Anadolu'da birkaç il daha bulunduğunu anlatan Özdebir, "Türkiye'de bilirkişi müessesinin nasıl çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bilirkişi müessesi gibi orada bir menfaat ilişkisinin de dahil olduğu bir sistem var. 'Hakimler de bunun içindedir.' demiyorum. Bilirkişi, danışmanlar, avukatlar öyle. Herkes şirket merkezini Kocaeli'ne taşıyor." dedi.

- "TTİP ve TPP'nin dışında kalan ülkeler pahalı olacak"

Dünya ile rekabet edebilmek için kafa yapısının değişmesi gerektiğine dikkati çeken Özdebir, şunları kaydetti:

"Temel olarak iki büyük hamle var ki bunları kaçırırsak çok ciddi sıkıntıya gireriz, tamamen sömürülen bir ülke oluruz. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTİP) ve Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) anlaşmalarında bizi dışarıda bırakmak istiyorlar. Bu insani de değil etik de değil. TPP'de 15-20 ülke var, öbür tarafta AB ve ABD var. Toplasanız 50 ülke ediyor. Dünyanın Gayrisafi Milli Hasılası'nın zaten yüzde 60-70’ini onlar sağlıyorlar. Bu anlaşmaların dışında kalan ülkeler, yüzde 25-30 arasında pahalı kalacaklar. Burada çok ciddi bir haksız rekabet var."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :