Argun: Mücadelemiz ve haklılığımız tescillendi

Argun: Mücadelemiz ve haklılığımız tescillendi

İş adamı Nusret Argun, "Örgütün Konya'da 2 bin 700 kişilik bağış listesi çıktı. Benden önce 100 lira topluyorlarsa benden sonra 100 bin lira toplamışlar." dedi.

 

Yargıtay’ın Okynus Şirketler Grubu’nda yönelik davadaki bozma kararını değerlendiren İşadamı Nusret Argun, “Konya hepimizin bildiği gibi onların hem eğitim hem de yönetim ana komuta merkeziydi. Karar, hem bizim en temel hukuki haklarımızın hem de hukukun o dönem FETÖ mensubu yargı mensuplarınca ve onların temayüz ettiği Özel Yetkili Mahkemelerce nasıl katledildiğinin en güzel tespitidir” dedi.

Konya'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyelerince asılsız delillerle şirketine operasyon düzenlendiği iddia edilen işadamı Nusret Argun hakkında yerel mahkemenin verdiği 177 yıl 4 ay 15 günlük hapis cezası ve tüm sanıklar hakkında verilen kararlar Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu. İşadamı Nusret Argun avukatı Battal Özer’le birlikte basın toplantısı düzenleyerek Yargıtay’ın karını değerlendirdi. Toplantıda aynı davada hapis yatan Atatürkçü Düşünce Derneği eski Konya Şube Başkanı Arif Aytürk de hazır bulundu.

NUSRET ARGUN: 2004’TE BAŞLADI

Dedeman Otel’deki toplantıda Nusret Argun, Yargıtay 5. Ceza Dairesi verdiği kararda yerel mahkeme kararının gerekçe içermediğini belirterek “Bizim 2008 yılından bu yana mahkeme salonlarında yüzlerce kez söylediğimiz durumu tescillemiştir” dedi. Kendileri ile ilgili tehdidin 2004 yılında başladığına dikkat çeken Argun, “O dönem etkin olan FETÖ kolluğu ve FETÖ yargısı tarafından şahsıma ve şirketime bizimle beraber aynı dosyada çoğu kamu görevlisi 250 kişiye yaşatılan hukuk ihlallerini tüm Türkiye biliyor. 2008 yılı Eylül ayı itibariyle bize ve 250 kamu görevlisine yaşatılan hukuk dışı süreç 16.03.2017 tarihinde Yargıtay 5. Ceza dairesi tarafından oy birliğiyle alınan kararla kaldırılmıştır. Bu, Özel Yetkili Mahkemeler tarafından o günün FETÖ'cü kolluğunun talimatıyla işletilen hukuk dışı sürecin verdiği kararı iptal etmek demektir. Yani 2008 yılından bugüne kadar yaşadığımız acı dolu günler, çektiğimiz cezaevi çilesi ile ilgili verilen Özel yetkili Mahkeme kararı, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük yargı denetleme mekanizması tarafından reddedilmiştir. Verdikleri hüküm kaldırılmıştır.  Yargıtay 5. Ceza dairesi verdiği kararda yerel mahkeme kararının gerekçe içermediğini belirterek bizim 2008 yılından bu yana mahkeme salonlarında yüzlerce kez söylediğimiz durumu tescillemiştir.

HUKUKUN KATLEDİLDİĞİNİN TESPİTİ

Yargıtay kararında, "iddianame okunmayarak savunma hakkının kısıtlandığına, bazı sanıklar hakkında esas hakkında mütalaa alınmadan karar verildiğine, savunmanın hazır ettiği tanıklar dinlenmeyerek savunma hakkının kısıtlandığına, kovuşturmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarının yasaya aykırı olarak hükme esas alındığına işaret etti. Ayrıca, müdafi isteyen sanığın talebinin yasaya aykırı reddedildiğine, adalet müfettişlerinin iletişimin denetlenmesi ve teknik araçlarla izleme kararı verilmesini mahkemeden talep etme yetkileri bulunmadığı halde yetkisiz olarak talep edilip alınmış hakim kararına dayanılarak alınan iletişimin denetlenmesi ve teknik araçlarla izleme tedbirleri sonucu elde edilen delillerin hükme esas alındığı vurgulandı" denmiş olması hem bizim en temel hukuki haklarımızın hem de hukukun o dönem FETÖ mensubu yargı mensuplarınca ve onların temayüz ettiği Özel Yetkili Mahkemelerce nasıl katledildiğinin en güzel tespitidir.

HESABINI VERECEKLER

Bilmenizi istediğimiz diğer konu şudur. 15 Temmuz gecesi yaşananlardan sonra biz kendi yaşadıklarımızı artık paylaşmaya bile utanır olduk. 250 şehidimizin ve 2.200 gazimizin yaşandığı bir gece sonrası biz cezaevinde yattığımız 6 yılı söylemekten haya ederiz. Yargıtay 5. Ceza Dairesi Kurulunun da kararda yazdığı gibi savunmanın yok sayıldığı ve delillerin görmezden gelindiği yargılamaları yapan bu sözde hukuk adamları bunun hesabını hem tarih hem de hukuk önünde verecekler.

KONYA KOMUTA MERKEZİYDİ

15 Temmuz'da yaşananlarla bağ ve bağlantılarının olması onların yaşaması gereken utancı ve zilleti arttıracaktır.  Ben buradan 15 Temmuz sonrası bu çete ile mücadelede gecesini gündüzüne katan ve gerçeklerin en sarih biçimde açığa çıkmasını sağlayan özellikle kolluk ve yargı mensuplarına bu milletin bir ferdi olarak teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle Konya'da bu mücadeleyi götüren makamlar süreç içerisinde bir konum ve yer değişikliği yaşamadığı için bilgileri üst üste koyma konusunda diğer illerimize göre çok daha başarılı operasyonlar yaptılar. Konya hepimizin bildiği gibi onların hem eğitim hem de yönetim ana komuta merkeziydi. Yargıtay'ın bozma ve kaldırma kararı sonrası paylaşmam gerekiyor ki, bizim için dua eden, destek veren tüm dost ve kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bizi dinleyen, derdimizi Ankara'ya taşıyan ve siyasi sorumluluk örneği sergileyen tüm siyasilerimize ve yerel yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Yine gece gündüz çalışarak bu yapının kılcal damarlarına kadar ortaya çıkmasını sağlayan Konya valimiz başta olmak üzere Emniyet ve Adliye teşkilatına bu vatanın bir ferdi olarak teşekkür ediyorum. Her şeyden önce Türkiye'nin FETÖ meselesini anlaması için  canı pahasına  mücadele eden Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum.”

BENİM ŞAHSIMDA KONYA TERBİYE EDİLMEK İSTENDİ

Argun, şahsında Konyalıların "terbiye edilmeye" çalışıldığını, insanların bu şekilde gözlerinin korkutulduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bunların bana kumpas kurmalarının sebebi enerji piyasasındaki hisselerimdi. Örgütün Konya'da 2 bin 700 kişilik bağış listesi çıktı. Benden önce 100 lira topluyorlarsa benden sonra 100 bin lira toplamışlar. Himmet isteyecekleri kişilere, 'Nusret Argun'un yanına, cezaevine gitmek ve aynı muameleyi görmek istemiyorsan' diyerek, aldıklarını kat kat çoğaltmışlar. Bunu Konya'daki FETÖ/PDY yapılanması davasındaki beyanlarından anlıyoruz. Yaklaşık binin üzerinde ifade var. Hepsi de bu örgüte haraç vermiş. Şifre şu; 'Emniyet müdürü ile fotoğraf çektireceksiniz, ofisinize asacaksınız. İstenen haracı da götürüp teslim edeceksiniz.' Bununla ilgili yüzlerce ifade var."  

Argun, firari olarak aranan dönemin Konya  Emniyet Müdür Salih Tuzcu’nun Konyaspor’a otobüs alması için geldiğini ancak kendisinin bunu reddettiğini ifade etti. Daha sonra, Mevlana Üniversitesi eski Rektörü Bahattin Adam’ın aldığı randevuyla Nurettin Aytuğ ve Eşref Çiftçi ve Amerika’dan ismini bilmediği bir kişinin kendisine gelerek, baskı ve tehdit içeren bir üslupla “Ya yurt binası yapacaksın ya hastane” dediklerini kendisinin bunu reddettiğini ifade eden Argun, bu olaydan sonra örgütün düğmeye basarak harekete geçtiğini söyledi.

 

BATTAL ÖZER: KUMPASIN ÜZERİNE GİTTİK

Okyanus davasıyla 2012 yılında tanıştığını ifade eden Avukat Battal Özer, davada ilk dikkatini çeken hususun Nusret Argun’un tüm mal varlıklarına el konulmasına karşın 2 mal varlığının bunun dışında tutulması olduğunu söyledi. Özer, “O dönemde Nusret beyin yaptırdığı konutlar var 100’e yakın konuta el konuluyor ama O da Referans Mali Müşavirlik isimli şirketin içinde bulunduğu konut ve Enerya’daki hisselerine el konulmuyor. Bu konu gerçekten benim dikkatimi çekti. Bir diğer dikkatimi çeken husus da Özel yetkili Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, davada 40 yıl ceza verilen avukat İlker Turdan’ın tutuklu olarak yargılanmasına hükmederken ondan daha fazla 60 yıl 70 yıl ceza alanların tutuksuz yargılanmasına hükmedilmesi hatta bu kişileri adeta ödüllendirir şekilde adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasaklarının kaldırılması hususuydu. Bütün bunlar burada bir kumpas olduğunu gösteriyordu ve asıl kumpasın davanın Adana’ya taşınmasıydı. Biz bunun üzerine gittik. Memduh Oğuz’un hukuk bürosunda çalışan Ebru isminde bir avukatın vasıtasıyla ifadesi alınan Özgül isimli eski Okyanus Şirketler Grubu çalışanın kendisine zorla senet imzalatıldığını söylemesiyle kumpasın cebir ve şiddet ayağının tamamlandığını ve davanın Adana’ya taşındığını gördük. Özgül isimli bayan daha sonra iftira suçundan 2 yıl ceza aldı”  dedi.

DAVA YENİDEN GÖRÜLECEK

Davanın başından itibaren “Nusret Argun’u Kurtarma Operasyonu” şekline bir algı operasyonu yapıldığına dikkat çeken Battal Özer, oysa bizim mücadelemiz bu değildi. 233 kişiye yapılan haksızlık ve hukuksuzluğun ortaya çıkarılması ve bundan sonra ülkede böyle şeylerin önüne geçilmesinin mücadelesini verdik. 15 Temmuz sonrasında o davada yargılanan ek geçen deliller bizim daha 2012 yılında haklı olduğumuzu net bir şekilde ortaya koydu” dedi.  Davanın bozulduğunu ifade den Özer, “Artık deliler yeniden toplanacak ve dava baştan görülecek” şeklinde konuştu.

 

AYTÜRK: KONYA’YI PİLOT BÖLGE SEÇTİLER

Basın toplantısında kısa bir söz alan eski Okyanus Şirketler Grubu çalışanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği eski Konya Şube Başkanı Arif Aytürk de 7,5 ay hapis yattığına dikkat çekti. Aytürk şunları söyledi: “Benim Fetullah Gülen’le ilgili yerel bir gazetede yazdığım yazılardan dolayı rahatsız oldular. Uydurma ve komik bir gerekçeyle gözaltına aldılar saha sonra hapse attılar. ADD başkanıydım. Nusret Argun’a AK Partili siyasilerin sahip çıkmasını önlemek için “Buna sahip çıkmayın. Bu adam Atatürkçülerle birlikte çalışıyor” mesajı vermeye çalıştılar. Final, Palmiye operasyonlarıyla korku oluşturmaya çalıştılar. Konya’yı pilot bölge seçtiler. Atayün’lerden birisi Konya’da birisi İstanbul’daydı. Benim şahsım üzerinden Atatürkçüleri de zan altında bırakmak istediler. Sağcı solcu Atatürkçü yoktur. Yıllardır bu topraklarda birlikte taşıyoruz. Bu ülkede vatanseverler ve vatan hainleri vardır.”

 

DAVANIN GEÇMİŞİ 

İş adamı Nusret Argun, 2014'te Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığına verdiği dilekçede, 2008'de sahte deliller üretilerek şirketlerine ve Konya bürokrasisinde çalışan birçok kişiye "Final" adı verilen operasyon yapıldığını ileri sürmüştü.  Operasyonu yapan KOM Şube personelinin paralel yapıya mensup kişilerden olduğunu savunan Argun, bu yapıya mensup kişilerin, başta öğrenci yurdu olmak üzere taleplerini yerine getirmemesi üzerine FETÖ/PDY'nin emniyet ve yargı ayağıyla koordineli şekilde kendisine kumpas kurduğunu iddia etmişti. İddialar doğrultusunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, KOM Şube Müdürlüğü tarafından planlı çalışma dosyası açılarak çalışmalara başlanmıştı. Soruşturma çerçevesinde iddialara yönelik birtakım deliller elde edilince rütbeli polislerin de bulunduğu bazı kişiler gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan davada, 2'si tutuklu 74 sanık yargılanıyor. Sanıklara, "FETÖ/PDY'ye üye olmak" ve "soruşturmanın, özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, gizlemek veya değiştirmek" gibi suçlamalar yöneltiliyor. Soruşturma kapsamında 19 ilde düzenlenen operasyonların gözaltı gerekçesinde sanıkların, Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinin 2008'deki operasyonunda, Konya merkezli Okyanus Şirketler Grubu Başkanı Nusret Argun ve 233 kişiye asılsız delillerle işlem uyguladıkları iddiası yer alıyor. O dönemde Okyanus İnşaat'ın yaklaşık 200 dairesine satılmaması için tedbir konulduğu ancak sanıklardan birinin bu dairelerden 2'sini usulsüz şekilde piyasadan daha ucuza satın aldığının ortaya çıktığı kaydediliyor. Yine sanıklardan emniyet mensubu olduğu belirtilen kişinin, Konya'daki emlak şirketinin reklamında oynadığı ve karşılığında 2 daire aldığı öne sürülüyor. Ayrıca iş adamı Argun'un borsada halka arz edilen 75 milyon liralık doğalgaz şirketinin değerinin usulsüz soruşturmalarla düşürüldüğü ve değerinin çok altında, 11 milyon liraya başka iş adamına satıldığı iddia ediliyor. Asılsız delillerle şirketine operasyon düzenlendiği iddia edilen iş adamı Nusret Argun hakkında yerel mahkemenin verdiği 177 yıl 4 ay 15 günlük hapis cezası kararı ile diğer 233 sanık hakkında verilen karar Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu.

M. Mustafa Özdemir-Memleket