ANALİZ - İsrail’de sandık bağımlılığı

ANALİZ - İsrail’de sandık bağımlılığı

Netanyahu ve riske atmak istemediği 55 parlamenterlik sağ bloğu, ılımlı bir tavırla toplumsal uzlaşı arayan Gantz ve seküler milliyetçilik çizgisinde hükümet için direten Liberman üçlüsü arasında mutabakata varılamaması, yeni bir seçime gidilmesi senaryol

İSTANBUL (AA) -SELİM HAN YENİACUN- İsrail siyasetinde 2019 kışından beri esen sert rüzgarlar, yenilenen seçimlerin ardından Likud ve Mavi-Beyaz partilerinin sırasıyla hükümet kuramaması yüzünden daha da şiddetli bir hal alacağa benziyor. Eylül seçimlerinde partisi Likud’un ikinci olmasına rağmen hükümet kurma görevini öncelikli olarak alan Başbakan Binyamin Netanyahu 55 sandalyelik sağ blokta diretmiş, en fazla oyu alan Mavi-Beyaz’ı bu sağ koalisyona girmesi için ikna edemeyerek 35. hükümeti kuramamış ve cumhurbaşkanlığı makamı tarafından verilen bu hakkı Benny Gantz’a devretmişti. Gantz’ın da uzun görüşmeler sonucunda herhangi bir hükümet formülü ortaya koyamaması, İsrail’i muhtemelen üçüncü defa seçimlere götürecek olan sürecin kapılarını ardına kadar açtı.

Avigdor Liberman’ın 34. hükümetten ayrılmasının ardından, ilk seçim kararının alındığı 2018’in Aralık ayından itibaren geçen sürede neler yaşandığının uzun uzadıya üzerinde durmadan, son süreçte tarafların neden hükümet kuramadıklarına birkaç maddeyle değinmekte yarar var (sürecin gelişimi için önceki analizlerimizden takip edilebilir [1]).

Netanyahu’nun oluşan tablo sonucunda sağ bloğun sadakatini kazanmasına karşın hükümet kurmak için vermesi gereken “dokunulmazlık yasası” tavizinde diretmesi; dindar partilerin sağ blok hükümet formülünden aforoz edilememeleri ve herhangi bir milli mutabakat hükümetinde “askerlik muafiyeti” taleplerini yenileyecek olmaları; Benny Gantz’ın ilk defa elde ettiği hükümet kurma hakkını değerlendirememesine de sebep olan, siyaset arenasındaki sadece bir yıllık tecrübesi; yenilenen seçimle ortaya çıkan tablonun, 120 sandalyeli İsrail parlamentosunda (Knesset) 61 sandalyeyi bulma şartının tarafları zorlayıcı olması ve seçimlerin yenilenmesinde büyük pay sahibi olarak oyunu arttıran Avigdor Liberman ve İsrail Evimiz Partisi’nin, doğal müttefiki olan sağ blok partileriyle yeni bir koalisyona mesafeli durarak bir “milli mutabakat” hükümetini diretmesi, Eylül ayından beri devam eden çözümsüzlüğün başlıca nedenleri olarak sıralanabilir.

İsrail siyasetinin çok partili ve çok cepheli olması seçim sürecinde tarafların birbirleri hakkında yapmış olduğu açıklamaları uç boyutlara taşırken, aynı zamanda hükümet kurma yarışının da büyük bir rekabete sahne olması, İsrail sağının ve solunun birbirlerine karşı var olan düşmanlığını da körüklemiş durumda. Seçim sonuçlarını analiz ettiğimiz zaman, demokratik teamüllere herkesin riayet etmesi neticesinde olası bir milli mutabakat hükümeti senaryosu ilk alternatif olarak dillendirilirken, “B planı” olarak Mavi-Yeşil blok önderliğinde ve Arap Listesi'nin dışarıdan desteklediği bir azınlık hükümeti fikri de sıkça dile getirildi. Bu iki alternatifi olumsuz yönde etkileyen koşulların başında ise (son yıllarda öne çıkan Lübnan Hizbullah’ı tehdidinin büyümesi ve Gazze ile yaşanan sıcak çatışmaların artması neticesinde) Netanyahu’nun İsrail toplumunda Arap Listesi'ne itibar suikastları düzenlemesi ve kendisinin bir mutabakat hükümeti kurulmasında en az tavizle yola çıkacağını beyan etmesi geliyor.

Benny Gantz’ın azınlık hükümeti kurmasını engellemek için Likud liderinin son on gündür yürüttüğü kampanya ise toplumsal mutabakatı arzulayan sol kanat ağırlıklı çevrelerce eleştirilmesine yol açtı. Konuya dair eleştirileriyle öne çıkan isimlerin başında ise Mavi-Beyaz bloğunun iki numaralı ismi Yair Lapid bulunuyor. Lapid, Netanyahu’nun toplumu ve özellikle sağ kesimi Arap siyasetçilere karşı kışkırtmasını, İzak Rabin suikastı öncesindeki gerilimin mihmandarlığını da Netanyahu’nun yaptığı hatırlatmasıyla eleştirdi. Arap listesi desteğiyle azınlık hükümeti kurulması fikrine karşı olan bir diğer isim ise kendisine verilen “kingmaker” ünvanını bu sürece kadar başarıyla taşıyan Avigdor Liberman oldu. Liberman görüşmelerin hem Netanyahu hem de Gantz tarafından yürütülen bölümlerinde, “liberal” bir milli mutabakat hükümeti kurulması gerektiğine vurgu yaparak Arap listesinin desteğini (kendi sağ kökenleri nedeniyle) reddetti. Aynı zamanda Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği gibi dindar partileri de Arap “anti-Siyonist” olmakla itham ederken, kurulacak hükümetin Siyonist ideolojiyi güçlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Netanyahu ve riske atmak istemediği 55 parlamenterlik sağ bloğu, seçimlerde sandıktan birinci parti olarak çıkan ve ılımlı bir tavırla toplumsal uzlaşı arayan Gantz ve seküler milliyetçilik çizgisinde bir hükümet kurulması için direten Liberman üçlüsü arasında bir mutabakata varılamamış olması, önümüzdeki 21 günlük meclis çalışması sonucunda yeni bir seçime gidilmesi senaryolarını ön plana çıkartıyor.

Gantz’ın hükümet kurma görevinde başarısız olmasının ardından, muhtemel yeni bir seçimle birlikte gündemi meşgul eden bir diğer konu ise Netanyahu’nun yolsuzluk yargılamasından suçlu çıkıp çıkmayacağı. Açıkçası, Nisan seçimlerinden itibaren İsrail kamuoyunda çözüme kavuşması beklenen bir meselenin her seçimde gündemi biraz daha meşgul etmesi bıkkınlık vermiş olacak ki Başsavcı Avichai Mandelblit’in önümüzdeki hafta içinde kararını açıklamasına kesin gözüyle bakılıyor. Netanyahu’nun yolsuzluk davasından suçlu bulunması yeni seçim denklemini tepetaklak edebilir. Zira böyle bir durumda Likud lider değişimine gideceği için, yeni gelen liderin ultra-Ortodoks partilerle “dokunulmazlık” ve “askerlik muafiyeti” üzerinden herhangi bir göbek bağı taşımayacağı aşikâr. Bu sebeple, milli mutabakat hükümeti önündeki en önemli engel olan Netanyahu da denklemden çıkmış olacaktır. Bu ihtimalin gerçekleşmemesi halinde ise 2020 Mart’ında üçüncüsü düzenlenmesi beklenen seçimlere kadar yeni İsrail hükümetinin tesisi mümkün görünmüyor.

- ABD safını belli etti

Hükümet kurma girişimlerinin sonuçsuz kaldığı İsrail’de ABD’nin “Yüzyılın Anlaşması”nı masadan kaldıramaması, bugünlerde Netanyahu’ya ve İsrail sağına açıktan verilen bir destek olarak okunabilir. Çin ile var olan yakın ilişkilerinden ötürü ABD lobileri tarafından eleştirilen eski Ulaştırma Bakanı Yisrael Katz’ın dışişleri bakanlığı görevine getirilmesi ve Netanyahu’nun bir süredir ABD-Çin hattında güvensiz bir dış politika izlemesi nedeniyle, Donald Trump’ın 2019 Eylül seçimlerine atıfla sarf ettiği “hükümetler geçici, İsrail’le olan iyi ilişkilerimiz kalıcıdır” cümlesi, Netanyahu’nun artık kendisi için güvenilir bir müttefik olmadığı şeklinde yorumlanmıştı. Ne var ki son birkaç günde ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalar, Netanyahu’nun halen gözde ortakları olduğunun düşünülmesine yol açtı.

Dışişleri Bakanı Mark Pompeo’nun İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği yasa dışı yerleşimlerin ABD tarafından tanınacağını söylemesine pek çok ülke tepki gösterirken, 19 Kasım Salı günü yapılan bu açıklama, hükümetin kurulamamasının ardından gidilecek olan seçim sürecinde, şüphesiz Likud lehine itici bir etki oluşturacaktır. ABD’nin İsrail’de yapılan Nisan 2019 seçimleri öncesinde Golan tepelerindeki işgali tanımasının ardından, muhtemelen gerçekleşecek olan üçüncü seçimler arefesinde bu kararı vermesi, Netanyahu’nun Trump yönetimi tarafından hâlâ desteklendiğinin bir kanıtı. İlaveten, İsrail yerel siyasetinin Orta Doğu’ya etkisi düşünüldüğünde, Lübnan, Suriye, Irak ve İran’ın içinde bulunduğu toplumsal buhrandan ve zayıflayan siyasi otoriteden istifade edilerek, “Yüzyılın Anlaşması” Trump-Netanyahu birlikteliğiyle hayata geçirilmeye çalışılmaktadır iddiası da yanlış olmayacaktır.

[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israil-siyaseti-sil-bastan/1500161,

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israil-siyaseti-cikmaza-surukleniyor-/1522143,

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israil-saginda-secim-yaklastikca-turkiye-karsitligi-artiyor/1568305,

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/netanyahunun-dokunulmazlik-hesabi-sandiktan-dondu/1589365

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :