Altıntaş: Din eğitimi kişilerin kararına bağlıdır

Altıntaş: Din eğitimi kişilerin kararına bağlıdır

AİHM'nin kararları din dersiyle ilgili kararını ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaklaşımını Memleket Gazetesine değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş "Din özgürlüğü, inanç ve davranış özgürlüğüdür, din eğitim ve öğretimi,

Altıntaş şunları söyledi:

İnsanlar için din, ferdi ve ictimai bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç, insan için son derece hayatidir. Aynı zamanda din,  toplumu birleştiren ve bütünleştiren bir müessese olup, geniş kitlelerin ortak değer hükmüdür.  Çağlar boyunca dinler, insan topluluklarının hem ahlak ve hem de hukuk anlayışlarını oluşturmada,  bir arada düzenli bir şekilde yaşamalarında önemli bir işlev görmüştür.  Din motifi, insanda tabii, temel ve psikolojik bir güdüdür. Bu motif insan hayatında zaman zaman açlık, susuzluk, uyku ve istirahat gibi temel fizyolojik güdülerin dahi önüne geçer.  Bilindiği üzere din, genelde, inanç ve uygulamadan ibarettir. Din özgürlüğü ise, inanç ve davranış özgürlüğüdür.  Bundan dolayı, demokratik rejimlerde din ve vicdan özgürlüğü temel insan hak ve özgürlüklerinin en önemlilerinden birisi olarak kabul edilmiştir.

DİN EĞİTİMİ ANAYASAMIZDA YERİNİ ALMIŞTIR

Uluslar arası insan hak ve özgürlüklerine ait bütün hukuki metinlerde bu hususn açıkça belirtildiğini kaydeden Altıntaş, “90 yıllık ömrü bulunan Türkiye Cumhuriyeti devleti 3 Anayasa’ya şahit olmuştur. 1924 Anayasası’nın 75. maddesinde; 1961 Anayasa’sının 19. maddesinde ve halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasa’sının 24. maddesinde din ve vicdan özgürlüğü üzerinde durulmuştur. 1982 Anayasa’sının 24. maddesinde şöyle denmektedir:

“Madde: 24-Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla, ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi, ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.” Nitekim Avrupa Konseyi’ne bağlı 47 ülkeden 43’ünde din dersi bizzat devlet okullarında verilmektedir. Bu ülkelerden 25’inde ise din eğitimi zorunlu ders statüsünde yer almaktadır. Hatta kimi ülkelerde bu derslere katılmak, Türkiye’de olduğu gibi mutlak zorunluluk ifade etmektedir. Kaldı ki bizde, başta Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Anayasa’nın 24. ve 42 maddeleri kadar önemli ve belirleyici olan bir başka husus da şudur ki, Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalardır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalar; düşünce, vicdan ve din özgürlüğü konusunda yükümlülükler getirmektedir” diye kaydetti.

ULUSLARARSI SÖZLEŞMELER VAR

Altuntaş, bu anlaşmalardan bazılarını şöyle sıraladı: 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe giren “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme”, “İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi”, “Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi”nin 27 Ocak 1999 tarihinde kabul ettiği “Din ve Demokrasi” başlıklı 1396 sayılı tavsiye kararı, ayrıca “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı”(AGİK) çalışmaları içinde, 19-21 Kasım 1990’da 34 üye ülkenin iştirakiyle toplanan Paris Zirvesinde imzalanan “Yeni Bir Avrupa İçin Paris Yasası”nda “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü” yer almış ve ayırım göstermeden herkesin bunlara sahip olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir. Türkiye bütün bu uluslar arası kuruluşlara iştirak etmek suretiyle alınan kararların altına imza atmış ve yükümlülüklerini kabul etmiştir.

AMAÇ KÖTÜYE KULLANMAYI ENGELLEMEK

Altuntaş sölerini şöyle sürdürdü: Anayasa Mahkemesi’nin 16 Eylül 1998 tarih ve 52 numaralı kararında da vurgulandığı gibi, zorunlu din derslerinin gerçekte hangi çerçeve, süreç ve prosedürler eşliğinde okutulabileceği açıklanmıştır. Bu açıklamada da teyit edildiğine göre, 1982 Anayasası’nın 24. maddesinin 4. fıkrasında din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetimi ve denetimi altında yapılmasının nedeni, maddenin gerekçesinde de belirtildiğine göre bu konudaki eğitim ve öğretim özgürlüğünün kötüye kullanılmasını engellemektir. Bu sebeple dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla din kültürü ve ahlak öğretimi dersleri (DKAB) ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına alınmıştır. Bundan sonraki süreçlerde de bu kararların muhafaza edilmesinde büyük yararlar vardır.

AİHM din dersleri konusunda nasıl karar aldı?

AİHM, kullanılmakta olan din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında Türkiye’de çoğunluğun ait olduğu Sünni İslam’a daha fazla yer ayrılmasının “beyin yıkamak” anlamına gelmediğini belirterek, Alevi inancının özellikleri dikkate alındığında, ebeveynlerin çocuklarında okul ile kendilerine has değerler arasında bir “bağlılık çatışması” yaratabileceğini düşünmekte haksız olmadıklarına kanaat getirdi. Mahkeme, en kısa sürede din derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin muaf tutulabilecekleri bir sisteme geçilmesi gerektiğine hükmetti.

M. Ali Elmacı-Memleket