Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu Raporu

Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu Raporu

Rapordan: (1)- "Barınma Hizmetleri Çerçeve Denetim Standardı hazırlanarak, öğrencilere barınma hizmeti veren tüm özel ve resmi kurumların aynı ölçütlerde denetiminin yapılması sağlanmalı"- "Elektrik tesisatı, ısınma sistemi, su ve doğalgaz tesisatı gibi s

TBMM (AA) - Aladağ'daki Yurt Yangınının Araştırılması ve Kamusal Eğitim, Barınma Haklarının Tüm Öğrenciler İçin Yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun raporunda,"Barınma Hizmetleri Çerçeve Denetim Standardı" hazırlanarak, öğrencilere barınma hizmeti veren tüm özel ve resmi kurumların aynı ölçütlerde denetlenmesinin sağlanması gerektiği belirtildi.

Komisyon, hazırladığı raporu TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a sundu.

Raporda, afetin, toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay olarak tanımlandığı anımsatılarak, Adana Aladağ'daki yurt yangınının da çeşitli ihmallerden kaynaklanan doğal olmayan bir afet şeklinde değerlendirilebileceği ifade edildi.

Öğrencilere barınma hizmeti veren kurumların standartları ve denetimine ilişkin tespit ve önerilere yer verilen raporda, Aladağ Kız Öğrenci Yurdu'nda yaşanan yangın felaketinin, yurtların ve pansiyonların standartları, güvenliği, denetlenmesi ve yönetişimin önemini kamuoyunun gündemine taşıdığı belirtildi.

- Denetim sorunu

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan öğrencilere resmi ve özel barınma hizmeti veren kurumların yanı sıra, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Yükseköğretim Kurumları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve belediyeler gibi birçok kurum bünyesinde de resmi yurtlarla pansiyonların açıldığına değinilen raporda, bu kurumlarda iş yeri açma izni ve çalışma ruhsatının alınması, işletilmesi, denetimi ile istenilen kalitede ve güvende barınma hizmeti verilmesi bakımından eşgüdüm sağlanmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Bu kurumların bünyesindeki yurt ve pansiyonların denetiminin, yine kendi denetim elemanlarına yaptırıldığına işaret edilen raporda, bu kurumlarda denetim elemanlarını bağlayan "Barınma Hizmetleri Çerçeve Denetim Standardı" olmadığından, kurumların farklı denetim ölçütlerinde veya kriterlerinde denetlendiği ve farklı yaptırımların uygulandığı belirtildi.

Raporda, "Öğrencilere barınma hizmeti veren tüm özel ve resmi kurumların aynı denetim ölçütlerinde standart denetimi yapılarak, denetim sonu uygulanan yaptırımların da aynı olması için Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Yükseköğretim Kurumları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve belediyeler gibi mevcut kurumlarla birlikte 'Barınma Hizmetleri Çerçeve Denetim Standardı' hazırlanarak, denetimin bu doğrultuda yapılması sağlanmalıdır." ifadesine yer verildi.

"Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğinde" kurum binalarına ilişkin hükümlerin sadece özel kurumları kapsamasının, bina güvenliğine dair tedbirlerde standardın sağlanmasını güçleştirdiğine işaret edilen raporda, "Elektrik tesisatı, ısınma sistemi, su ve doğalgaz tesisatı gibi sistemlerin her yıl öğretim yılı başlamadan önce öğrenci sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için, periyodik kontrollerinin hangi kurumlar/kişiler tarafından yapılacağının açıkça, kamu ve özel kurumların hepsini kapsayıcı bir mevzuatla düzenlenmesi gerekmektedir. Bu kontrollerin heyet halinde yapılması yönünde tedbirler alınmalıdır." görüşüne yer verildi.

- "Personelin nitelikleri mevzuatla düzenlensin"

Öğrencilere barınma hizmeti veren kurumların genelinde öğrencilerin kişisel gelişimlerini sağlayabilmeleri amacıyla sosyal, kültürel, eğitsel ve sportif faaliyet yapmalarında fayda olduğu belirtilen raporda, bu faaliyetlere ilişkin planların ve bu etkinliklerde yer alacak eğitmenlerin niteliklerinin ve eğitim içeriklerinin mevzuatla düzenlenmesinin, etkinliklerin amacı dışında yapılmasını önleyeceği vurgulandı.

Raporda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından paralı veya parasız yatılı okutulacak öğrenciler için açılan pansiyonların okul yöneticileri tarafından yönetildiği belirtilerek, pansiyonların bağlı bulundukları okul veya kurum müdürünün aynı zamanda pansiyonun yönetiminden sorumlu olmasının, beklenen hizmetlerin kalitesini düşürdüğü tespiti yapıldı. Raporda, "Barınma hizmeti veren tüm kurumların yöneticilerinden beklenen hizmetlerin yerinde ve eşdeğer olması için, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki resmi yatılı okullarda okul yönetimi ile pansiyon yönetiminin ayrı olması veya resmi onayla belirlenen sorumlu yöneticinin bu konuda aranan eğitimleri almış olması sağlanmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, barınma hizmetlerinin istenilen kalite ve güvende olması için kurumların işletilmesi, bina güvenliği, çalışan personelin nitelikleri, bina standartları gibi konularda, özel kurumlara getirilen yaptırımların resmi kurumlara da getirilerek, mevzuattaki farklı uygulamaların ortadan kaldırılmasının sağlanması gerektiği vurgulandı.

- "Hayati risk içeren eksiklikte faaliyete izin verilmemeli"

Yurtlarda denetim esnasında tespit edilen hususlar sınıflandırılarak hangi hususların öğrenciler için daha belirgin riskler oluşturduğunun mevzuatta açıkça belirlenmesi gerektiği ifade edilen raporda, denetim kapsamında hayati risk içeren eksik hususların tespiti halinde, bu hususlar giderilene kadar kesinlikle yurdun faaliyetlerine izin verilmememesi gerektiği kaydedildi.

Yaptırımların belirlenen eksikliklere uygun olarak çeşitlendirilmesinde yarar olduğuna işaret edilen raporda, "Ayrıca, kurumun kapatılmasını gerektiren durumlarda kapatılan yurdun yöneticisi, kurucu ve kurucu temsilcisinin belirli bir süre aynı görevi yapması ve yurt işletmeciliği faaliyetinde bulunmasını engellemeye yönelik mevzuat düzenlemesi de yapılmalıdır." ifadesi kullanıldı.

- "Atıl kapasite oluşması engellenmelidir"

Raporda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iş yeri açma izni ve çalışma ruhsatı alınırken bölgedeki mevcut yurt sayıları, nüfus bilgileri, bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişlik durumu gibi hususların göz önünde bulundurulmamasının ihtiyaç fazlası, atıl kapasite yurtların oluşmasına neden olduğuna dikkat çekilen raporda, özel ve resmi barınma hizmeti veren kurumların, öğrenci sayılarına uygun olarak atıl kapasite oluşumunu engelleyecek şekilde açılmasının sağlanması ile resmi veya özel yurt ve pansiyonların uygun yerlerde açılmaları için rehberlik edilerek atıl kapasite oluşmasının engellenmesi, yurt veya pansiyon açılırken bölgedeki yurt sayısı, nüfus bilgisi, bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişlik durumu gibi hususların dikkate alınması önerildi.

Devlet yurtlarına başvuru yaparak barınma hakkı kazanamamış yükseköğrenim öğrencilerinin yüksek barınma ücretleri nedeniyle mevzuata uygun olmayan kayıt dışı faaliyet gösteren yurtlarda barınmak zorunda kaldığı anlatılan raporda, ilgili kurumlarca "barınma yardımı veya desteği" adı altında belirlenecek miktarlarda karşılıklı veya karşılıksız maddi destek verilerek, gerekli yasal şartları taşıyan yurtlarda barınmalarının sağlanması gerektiği ifade edildi.

Raporda şu değerlendirmelere yer verildi:

"Gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait orta öğretim ve yükseköğretim yurtlarının açılması, yönetilmesi, işletilmesi, devri, nakli, denetlenmesi, kapatılması ile öğrenci disiplin işlerine ilişkin hükümlerin yürütülmesi Milli Eğitim Bakanlığınca yerine getirilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne bağlı 3 bin 964 özel öğrenci yurdu bulunmakta, bu yurtlardan bin 697'si yükseköğretim öğrencilerine hizmet vermektedir.

Yükseköğretim yurtlarının açılması, yönetilmesi, işletilmesi, devri, nakli, denetlenmesi ve kapatılmasına ilişkin yetkinin Gençlik ve Spor Bakanlığı Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumuna verilmesi daha verimli sonuçlar doğurabilir. Bu sayede hem Milli Eğitim Bakanlığının iş yükünün azaltılması sağlanabilecek hem de Kredi Yurtlar Kurumunun 1961 yılından bu yana yükseköğretim yurt hizmetleri konusundaki kurumsal deneyiminden faydalanılabilecektir.

Denetim birimlerinin denetimlerini yaparken önceden haber verme zorunluluğu bulunmadığından, denetimlerin planlanan ve belirlenen sürelerin dışında da yapılabilmesi mümkündür. Yerel yöneticilerin kurumların denetimlerinden, denetim sonu eksikliklerin giderilmesinden ve bu hususların takibinden sorumlu olduğu açıktır. Bu amaçla yerel yöneticilerin de rutin dışı belli aralıklarla denetim yapmalarına ihtiyaç vardır. Yerel yöneticiler tarafından, kurumların rutin ve periyodik denetimlerinin haricinde kurum yöneticilerine önceden bilgi verilmeden ve mesai saatleri gözetilmeden, öğretim yılı içinde kurumlar en az iki kez rutin dışı denetlenmeli ve bu denetimler rapora bağlanarak etkin bir denetim sistemi oluşturulmalıdır."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :