Akyürek: 14 yaşimdaki MTTB ruhumu kaybetmedim

Akyürek: 14 yaşimdaki MTTB ruhumu kaybetmedim

Konya Büyükşehir Başkanı Tahir Akyürek, köy hayatından yetişmiş, bin bir türlü zorluklarla bugünlere gelmiş bir isim. Birçoğunuzun bilmediği hayat hikâyesi ile Başkan Akyürek’i daha iyi tanıyacaksınız.

Konya Büyükşehir Başkanı Tahir Akyürek, köy hayatından yetişmiş, bin bir türlü zorluklarla bugünlere gelmiş bir isim. Birçoğunuzun bilmediği hayat hikâyesi ile Başkan Akyürek’i daha iyi tanıyacaksınız.

Konya’nın en acımasız eleştirileni kim diye sorsanız Büyükşehir Belediyesi nezdinde Başkan Tahir Akyürek’tir. Her şeyden o sorumlu tutulur. Bir parkın oyun parkuru kırılsa Başkan suçlanır, elektrik kesilse Başkan suçlanır, kar yağar yine Başkan suçlanır. Her şeyden haberi olması gereklidir, her konuya müdahil olması gereklidir. Anlayacağınız Belediye Başkanlığı en zor işlerden birisidir. Başkan Akyürek’in hayatını ve çalışmalarını kendisinden dinledik.

‘14 YAŞIMDAKİ MTTB RUHUMU YAŞIYORUM’

Sami Gediz: Toplumu genel anlamda nasıl görüyorsunuz?

Tahir Akyürek: Çok keskin bir toplumuz. Bizim iyiliğimize de yetişilmez, kötülüğümüze de yetişilmez. Ama kâinat bir denge üzerinde durur. Milim şaşarsa evren yok olur. Bunun mesajı şudur. İnsanda toplumsal hayatı dengede tutabilmek için bir denge üzerinde yürümelidir. Ben cesur adamım, kestirip atarım cümleleri hikâyedir. Benim tavırlarım, davranışlarım bazen eleştiriliyor ama benimde kendime göre bir felsefem var. Çocukluktan beri gözlem yaparım. Kendimi dışarıdan hep izlerim. Bu bir huydur. O yüzden reflekslerim çok farklıdır. Herkes beni desteklemeyebilir, bu beni rahatsız etmez. Önemli olan benim bir mesafe açmamam. Prensibim budur. İnsanların bir felsefesi, bir kuralı, bir inadı olmalıdır. Hepimizin eksikleri olabilir. Günümüzde gayesizlik, çilesizlik, vizyonsuzluk, davasızlık var. Dava bir doğrultudur, çok önemlidir. Ben 14 yaşımdaki MTTB Karaman Ortaöğretim komitesindeki duygumu büyük oranda taşıyorum. Bakış açımı hiç değiştirmedim. Ben idealizmden yanayım. Kötü örnekleri bir kenara bırakıp hep güzel örneklere bakarım.

koyden-baskanliga-uzanan-yol-(2).jpg

KÖYLÜ ÇOCUĞU OLMANIN İKİ YÖNÜ

Sami Gediz: Çocukluğunuz ve gençliğiniz nasıl geçti?

Tahir Akyürek: İlkokulu Derebucak’ta okudum. Sonra parasız yatılıyı kazanınca Karaman’a gittim. Ortaokul, Liseyi Karaman’da okudum. Lise sona kadar köyde yaz aylarında inek, öküz güttüm. Harman kaldırdım. Bağ, bahçe, ot, burma gibi birçok işi yaptım. Dağdan sırtımda odun taşıdım. Orakla ekin biçtim. Üniversiteyi kazandıktan sonra köy hayatına tekrar dönmedim. 18 yaşımda uzaklaşmış oldum. Şimdi bile fırsatım olsa köye giderim. Yine bahçe ve toprakla uğraşmayı severim.  Açık tenli olduğum için güneşte yanardım, kapkara olurdum. Ben burada kalırsam ne yapacağım diye hep kendime sorardım. Ben bu işi yapamam mutlaka okumalıyım diye kendimi motive ederdim. İlkokul 4. Sınıfta bu okuma kararlılığım başlamıştı. Okuyup bir meslek sahibi olmak için çok çalıştım. Babamdan bize kalan bir şey de yoktu. Büyük hayat mücadelesi vererek geldik, bu da hayata bakış açımızı zenginleştirdi. Onu bir kazanım olarak görüyorum. Köylü çocuğu olmanın iki yönü vardır. Birincisi, kompleksli bir şekilde takılır kalırsanız bir yere gidemezsiniz ve zayıf bir kişilik olarak yani alıngan, edilgen kalırsınız. İkincisi kendinizi aşarsanız çok büyük bir zenginliğe kavuşursunuz. Bende sonuçta köylü çocuğuyum, görünüşümüze bakmayın, bizde dağlı sayılırız. Yani hayat mücadelesinin içerisinden geliyoruz. Bizim mücadele azmimiz oralardan gelir. Hiç imkân yok, mecburen tırnaklarınla kazıyorsun.

koyden-baskanliga-uzanan-yol-(3).jpg

HAYATTA EN ÇOK TECRÜBE KATANLAR

Sami Gediz: Hayatımda bana faydası dokundu, tecrübe kattı dediğiniz neler var?

Tahir Akyürek: Hayatımda 2 şey çok faydalı oldu ve tecrübe kazandırdı. Hayatım boyunca hep cemiyetçilikle uğraştım.

1.si Ticaret Odasında çalışmam diyebilirim. İş adamlarının ne düşündüğünü gördüm ve moral değerlerinin ticari hayatta ne kadar önemli olduğunu kavradım. İş adamlarının iç dünyasını da gördüm.

2.si Refah hareketinde İl Başkanlığı yapmam bana çok fayda sağladı. İslam davası tabir eden insanların da bir bölümünün iç yüzünü gördüm. Bu benim için büyük bir deneyim oldu. Dış görünüşle ya da yapılan ibadetle insanları kıyaslamamak gerekiyor. Her insan yaptığı ibadeti Allah rızası için kendi görevi olduğu için yapar. Oysa önce insan olmanın ne kadar önemli olduğunu ben şahsen o deneyimlerle gördüm. Neci olursa olsun önce insan olmalıyız. Kaliteli bir insan olmak gerekiyor. Hayat felsefemiz bu olmalıdır. Yol arkadaşlığında özellikle bu kavram çok önemlidir. Bu tecrübeler bana hayatta katkı sağladı.  Bakış açımı etkiledi.

‘ÖNCEKİ DÖNEMLER İLE AK PARTİ DÖNEMİNİ KIYASLAYIN’

Sami Gediz: Sizin döneminizi ve geçmiş dönemleri kıyasladığınızda neler söyleyebilirsiniz?

Tahir Akyürek: Şehirde 10 senede büyük bir değişim yaşandı. 75 tane alt ve üst geçit yapıldı. Şu anda 7 yaya alt geçit ve 5 köprülü kavşak tamamlanmak üzere. Bunlar şehirde hiç göze görünmüyor. Şehrin nüfusu ikiye katlandı, yeşil alan düzenlemeleri, caddeler, bisiklet yolları vs. Mevlana Kültür Merkezinden, Stadyuma, Bilim Merkezinden, Kongre merkezine kadar önemli yatırımlarla şehrimize katkı sağladık. Bunlar göze görünmüyor, unutuluyor yada üzerinde durulmak istenmiyor.

koyden-baskanliga-uzanan-yol-(1).jpg

Bizim efsane diye adlandırdığımız Belediye Başkanları zamanında yapılan işlerle, bizim dönemimizde yapılan işleri karşılaştırın. Mesela Saadet Partisinden arkadaşlara sorun. Halil Ürün efsaneydi, bize göre çok popülerdi. Peki, 10 senede önemli eser olarak neler yaptı? Aklınızda kalan ne oldu? diye sorun. Mustafa Özkafa Bey ile de 3 defa karşı karşıya aday olduk. İlk 2003te AK Parti’ye geçtiğimde Mustafa Beye AK Parti’ye geçeceğimi söylemiştim. O zamanlar kazadan yeni ayağa kalkmıştım. Mustafa Beyi ben AK Parti’ye davet ettim. Ben geçemem demişti. Ailesi de buna karşıydı. Biz Mustafa Bey ile görüşmemizi kesmedik. Hiçbir zaman seviyesini bozmadı, olumsuz, tatsız bir durum olmadı. Ben zaten hiçbir zaman karşımdaki adaylarla diyaloğa girmedim, benim tarzımda yoktur. Bunu değiştirmeyeceğim. Sadece arkamdan kötü adam kelimesi kullanmasını istemiyorum. Bilerek kimseye de kötülük yapmam. Mesela 350 tane seyyar satıcıyı kaldırdık ama iş isteyenin tamamına iş verdik. Bunun başka bir örneğini bulamazsınız. Ben hem iş istemiyorum, hemde seyyarlığa devam etmek istiyorum diyene de yer gösterdik. Kötülüğe kötülükle karşılık vermemek gerekiyor.

CAFELER VE RESTORANLARDA TENTE KONUSU

Sami Gediz: Şehir estetiği konusunda cafelerde tente konusu çözüme ulaştı mı?

Tahir Akyürek: Şehir estetiği ile ilgili olarak kapalı alanın %75’ini geçmemek üzere ilçe belediyelerine karar verme yetkisi verildi. Yani ilçe belediyeleri alan müsait değilse hiç vermeme hakkı da var. Ama genel rakamı kapalı alanın %75’i olarak belirledik. Belediyeye yapılacak müracaatlara göre, ‘alan müsait mi, kendi arazisi mi, kaldırıma mı gelmiş’ gibi soruların cevaplarına göre değerlendirme yapılacak.

‘1200 KM 1 SAATTEN FAZLA KAPALI KALMAZ’

Sami Gediz: Kar temizleme noktasında belediyenin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tahir Akyürek: Ben görev aldığımda sadece 4 tane kar temizleme aracımız vardı. Şu anda şehir merkezinde 54’e ulaştı. Tabi ilçelerle birlikte bu rakam 250’ye ulaşıyor. Sadece 31 ilçemize 1’er adet greyder teslim ettik. Biz Kulu’dan Taşkent’e, Ereğli’den, Akşehir’e 31 ilçeden sorumluyuz. Bizim Konya Merkez’de 1200 km caddemiz var. Ana arterlerden bahsediyorum. 1200 km’yi 40’a bölüyoruz. Her araca yaklaşık 30 km düşüyor ve bu mesafeyi 1 araç en fazla 1 saatte dolaşır. Bu 1200 km’lik Konya caddelerinin 1 saatten fazla asla kapalı kalmamasını sağlıyoruz.   Yollarda şu an bozuklar görüyorsunuz. Sebebi tuz. Bildiğiniz gibi asfalta zarar veriyor. Mesela Berlin’de Belediye tuzu yasakladı. Hiçbir şey atmıyor. Buzda gidiyorlar. Sadece deniz kumu döküyorlar. Ama asla kış lastiği olmadan trafiğe çıkartmıyor. Ara sokaklar ile ilgili şikâyetler geliyor. Ara sokakların tümü ilçe belediyeleri sorumluluğundadır. Biz sokaklarla uğraşırsak ana arterler yani caddelere yetişemeyiz. New York’ta kar yağışı nedeniyle 1 hafta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Avrupayla kendimizi kıyaslamıyoruz. Biz bu şekilde yoğun yağan bir kar bereketi yıllardır görmüyorduk. Belediye olarak hızlı ve koordinasyonlu çalıştığımızı düşünüyorum.

KAR TEMİZLEYEN EKİPTE 100 TANE YENİ MAHALLELİ BAYAN

Sami Gediz: Kaldırımlarda kürekle kar temizleyen bayanlar işlerinden memnun mu?

Tahir Akyürek: Kar temizleyen bayanlar kendileri çalışmak istedi. Çok iyi çalışıyorlar. Birçoğu Yeni Mahalleli kadınlar. İlk defa Yeni Mahalleli kadınlar Büyükşehir’de çalışıyor. Yaklaşık sayıları 100. İşlerini istismar etmiyorlar. Bir gün apartmanın birisinden çay demleyip ikram etmek istemişler. Çay saatimiz gelmedi diyerek içmemişler. Disiplinli ve işlerini severek yapıyorlar. Park Bahçeler olarak şehre güzel bir hizmet verdiğimizi düşünüyorum. 

‘BELEDİYE BAŞKANLIĞI AKILLI ADAM İŞİ DEĞİLDİR’

Sami Gediz: Belediye Başkanlığı sizin bakış açınızla nasıl bir meslektir?

Tahir Akyürek: Belediye Başkanlığı normalde çok akıllı adam işi değildir. Çok sabırlı olmanız gerekiyor. Hazımlı ve azimli olacaksın. Pes etmeyeceksin. Belediye Başkanı oluncaya kadar benim hiç düşmanım yoktu, hiç karşıtım yoktu. Elimizden geldiği kadar topluma fayda sağlamaya çalıştım. Tabi karşında duranlar oluyor. Seyyar aracını kaldırmışın, dükkânını usulsüzlükten kapatmışın, bir işini yapmamışın, imarına izin vermemişin. Aslında sen Belediye Başkanı olarak yasayı uygulamışın ama karşındaki kişi yasa dışı bir iş yapmanı istiyor. İşte bu işlerden dolayı bize karşı olumsuz propaganda yapan da çok oluyor.

BAŞKAN YÜZME BİLMİYOR

Son olarak Başkan Akyürek’in anlattığı fıkra ile röportaja son verelim.

Bir ülkede bir Belediye Başkanı, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu. Artik canına tak etmişti ve "Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun" diye düşünürken aklına bir fikir geldi.

Başkanın bazı özel yetenekleri vardı ve bu yeteneklerinden birini kullanarak basın mensuplarını etkilemeye karar vererek bir basın bildirisi yayınladı : "Pazar günü saat 10.00 da Başkan denizin üzerinde yürüyecek..."

Pazar sabahı saat 10.00 da tüm basın mensupları bildiride belirtilen yerde toplandılar... Başkan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı ve karşı kıyıya kadar da yürüyerek ilerledi... Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu:

"Başkan yüzme bilmiyor!.."

                                                                                                                                            Röportaj: Sami Gediz