AK Parti'nin Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı

AK Parti'nin Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım: (4)- "Artık Bakanlar Kurulu yok, Başbakanlık yok, Başbakanın yetkilerini de Cumhurbaşkanına devrediyoruz, yetkileri birleştiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararı yerine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriyoruz. Değişiklik bu"

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Artık Bakanlar Kurulu yok, Başbakanlık yok, Başbakanın yetkileri de Cumhurbaşkanına devrediyoruz, yetkileri birleştiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararı yerine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriyoruz. Değişiklik bu." dedi.

Başbakan Yıldırım, partisinin Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğiyle birlikte Mecliste milletvekillerinin daha da güçleneceğini söyledi.

Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun 7'nci maddesinin, cumhurbaşkanının aday olma şartlarını içerdiğini ifade eden Yıldırım, 40 yaşını doldurmuş Türk vatandaşı, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip herkesin milletvekili adayı olabileceğini belirtti. Aday olma yollarının da artırıldığını aktaran Yıldırım, her siyasi parti grubunun ayrı ayrı ya da beraber aday gösterebileceğini söyledi.

En son seçimde toplam yüzde 5 oy alan siyasi partilerin de birlikte cumhurbaşkanı adayı çıkarabileceğini, 100 bin seçme yeterliliğine sahip vatandaşın da cumhurbaşkanlığına aday gösterebildiğini bildiren Yıldırım, aday gösterme işinin kimsenin tekelinde olmadığını vurguladı.

- "Yetki gani, sorumluluk mafi"

Anayasa değişikliği kanununun 8'nci maddesinin, cumhurbaşkanının görevleri ve yetkilerini içerdiğini ifade eden Yıldırım, cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler verildiği yönündeki eleştirilere de yanıt verdi. 1982 Anayasası'nın parlamenter sisteme göre yapıldığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanı var, Meclis var, Meclisten çıkan hükümet var, Başbakan, Bakanlar Kurulu var. Anayasayı yazarken sıra 104'ncü, 105'nci maddeye geliyor. Cumhurbaşkanlığının yetkilerine, o zamanın paşaları Evren Paşa, Aldıkaçtı Hoca'ya diyor ki 'Sen burada parlamenter sistemin ne yetkisi varsa onu yaz' diyor. Zaten iş orada bozuluyor. İşin çivisinden çıkmasının kurgusu 82 Anayasası'dır.

Bir yandan parlamenter sistem düşüneceksiniz bir yandan da cumhurbaşkanına başkanlık yetkisi vereceksiniz. Sorumluluk sıfır, yok. Sadece vatana ihanetten suçlanabilir. Vatana ihanet diye bir suç var mı? Ceza mevzuatımızda olmayan bir suçtan suçlanabilir diye göstermelik bir madde konmuş onun dolması mümkün değil. Yetki gani, sorumluluk mafi. Böyle bir sistem bu sistemle biz nereye gideceğiz? Şimdi diyoruz ki, 'Yetkiler var ama sorumluluk da var.' Aynı yetkileri veriyoruz biraz daha fazla veriyoruz. Artık Bakanlar Kurulu yok, Başbakanlık yok, Başbakanın yetkileri de Cumhurbaşkanına devrediyoruz, yetkileri birleştiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararı yerine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriyoruz. Değişiklik bu. Valileri, kaymakamları, büyükelçileri, müsteşarları, genel müdürleri, kurum başkanlarını bakanları atayacak, görevden de alacak. Şimdi de zaten böyle. Ne değişiyor?"

Başbakan Yıldırım, vatandaşların anayasa değişikliği konusunda bir bilgi kirliliği ile karşı karşıya olduklarını belirterek, milletin iradesinin tam hakim olacağı bir değişiklik yaptıklarını söyledi.

Seçime gittiklerini, vatandaşın derdini dinlediklerini, taleplerini aldıklarını, sitemlerini işittiklerini ve her türlü fedakarlığı yaptıklarını belirten Yıldırım, "Bir de baktık, her taraftan kafayı uzatanlar var. Hoşgeldiniz biz sizin yeni ortaklarınız. Nereden çıktınız kardeşim? Siz bizimle seçim meydanlarında var mıydınız? Bizimle ter döktünüz mü? Bizimle milletin derdini dinlediniz mi? Yok, biz bunları yapmayız. Biz burada otururuz, gelenlerden hakkımızı alırız. Yağma yok. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa darbelere, dayatmalara cevabı veren parti AK Parti olmuştur." dedi.

27 Nisan e-muhtırasının, cumhurbaşkanının seçilmemesi için kendilerine verilen bir post modern darbe belgesi olduğunu belirten Yıldırım, o gün TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in milletin önüne çıktığını ve "Milletin önünde siz bizim emrimizdesiniz, bize talimat veremezsiniz. Herkes işini baksın" diyerek, bildirgeyi geri postaladığını hatırlattı.

Yıldırım, 17 Aralık'ta da yargı darbesinin yapılmaya çalışıldığını dile getirerek, AK Parti'nin onlara da gereğini yaptığını söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminde ise tank ve tüfekle gelenlerin boylarının ölçüsünü aldığını ifade eden Yıldırım, "Düşünün çok partili hayat, yüzde 50 oyla seçilmiş Adnan Menderes on yıl Türkiye'yi baştan sona mamur etmiş ve ihtilalle görevden uzaklaştırdılar sonunda bir Başbakan ve bakanlarını darağacına gönderdiler. 1971'de yine Cumhurbaşkanı seçimini bahane ederek yine muhtıra yine istikrarsız dönem." değerlendirmesinde bulundu.

1979'da da cumhurbaşkanı seçilemediğini anımsatan Yıldırım, 124 tur seçim yapıldığını ve anarşinin körüklenmesiyle 80 darbesinin yaşandığını söyledi. Yıldırım, 28 Şubat'ta da "irtica" hikayesi ile tekrar hükümetin alaşağı edildiğini dile getirerek, "Bunlar Türkiye ne zaman istikrarı yakalamış tek başına iktidarlara sahip olmuşsa hep büyümüş. Milli gelirini artırmış, işsizliği azaltmış ve refahı yakalamış ama devam eden istikrarsız kısa dönemli yönetimlerde bütün kazanımlar yok olup gitmiş." dedi.

Anayasa değişikliği kanununun 9'ncu maddesinin cezai sorumluluk içerdiğini aktaran Yıldırım, cumhurbaşkanı, bakanların ve yardımcılarının artık her suçtan sorgulanabildiğini ve yargılanabildiğini belirterek, "Meclis eğer karar verirse yargılamak için gönderiyor. Bugünkü orandan daha düşük. Daha önce Meclisteki milletvekili sayısının yüzde 75 ile Yüce Divan'a gönderilirken, bugün yüzde 66'sının 'evet' kabul oyu ile gidebiliyor. Hani nerede bunun cumhurbaşkanı sorumsuz? Cumhurbaşkanı hem sorumlu hem de yetkili. Millete karşı sorumlu ve Meclise karşı sorumlu." ifadelerini kullandı.

- "Meclis'i feshetme külliyen yalan"

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliği kanununun en önemli maddesinin 11'nci madde olduğuna dikkati çekerek, muhalefet ve bazı uzmanların bu maddeye çok takıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanının Meclisi feshettiği yönünde eleştiriler bulunduğunu belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanını kim seçiyor? Millet seçiyor, Meclisi kim seçiyor? Onu da millet seçiyor aynı anda seçiyor. Bir kere feshetme diye bir şey yok bu külliyen yalan, koca bir yalan. Ne var? Seçimin yenilenmesi var. Seçimin yenilenmesi hakkı hem Cumhurbaşkanında var hem de Mecliste var. Cumhurbaşkanı seçim kararı alabilir, Meclis de seçim kararı alabilir. Peki, durup dururken niye seçim kararı alsın? Demirel ile rahmetli Özal'ın durumunu hatırlayın, Demirel ile Erbakan, Çiller'in durumunu hatırlayın. Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer'in durumunu hatırlayın. O anlaşmazlıkların Özal ile Yıldırım Akbulut'un durumunu, Mesut Yılmaz'ın durumunu hatırlayın. O anlaşmazlıkların ülkeye ne büyük bedeller ödettiğini hepimiz biliyoruz. 2001 krizinde Türkiye'nin bir gecede yüzde yüz fakirleştiğini unutmuyoruz.

Diyelim ki, cumhurbaşkanı seçim kararı aldı kendi seçime gidiyor, Meclis de beraber gidiyor. Meclis aynı kararı aldı, Meclis seçime gidiyor, cumhurbaşkanı da onunla beraber gidiyor. Yani bu, iki erkin milletin yetki verdiği iki kurum var. Cumhurbaşkanlığı bir, Meclis iki. İkisinin de aynı gücü elinde tutması demek. Aynı silaha sahip olması demek. Bu ne demek uzlaşın. Amerika, Fransa bugün bunu tartışıyor. İyi güzel de başbakanlık sistemi eğer anlaşmazlık olursa Meclislerle ne yapacağız? Süre sonuna kadar bekleyecek miyiz? İşte bu sistem, kriz çözüyor uzlaşma kültürü geliştiriyor. Diyelim ki, inat etti seçime gitti. Cumhurbaşkanı yahut Meclis seçim kararı aldı. Millet bunun hesabını sorar. Hiçbir haklı gerekçe olmadan seçime giderseniz, millet bunun hesabını sizden sorar ama bir imkanı da elinde bulundurması lazım. Artık yürümüyorsa, işler tıkanmışsa, iş inada binmişse bunun çözümünü de anayasanın sağlaması lazım getirdiğimiz budur."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :