AK Parti'den "HDP'nin 1 Kasım çağrısına" tepki

AK Parti'den "HDP'nin 1 Kasım çağrısına" tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş: "Hiçbir siyasi parti, hiçbir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme davet etme hakkına sahip değildir"

TBMM (AA) - COŞKUN ERGÜL - AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, hiçbir siyasi partinin, hiçbir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme davet etme hakkına sahip olmadığını kaydederek, "Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değildir, anarşizmdir, terörizmdir" dedi.

AK Parti Grup Başkanvekilleri ve milletvekilleri, "HDP'nin, 40 kişinin hayatını kaybettiği 6-7 Ekim çağrısından sonra, bu sefer Kobani için 1 Kasım'da düzenlenecek küresel eyleme destek çağrısı yapmasını" AA muhabirine değerlendirdi.

Mustafa Elitaş, HDP'nin daha önce Suriye ile ilgili olan olaylarda IŞİD'e karşı yaptıkları gösteride sorumsuzca davrandıklarını ve bu çıkan olaylarda 40 vatandaşın hayatını kaybetmesinin en önemli etkenlerinden birisi olduklarını söyledi. 

HDP'nin şu anda yaptığı çağrının da aynı sorumsuzluğun devamı şeklinde olduğunu kaydeden Elitaş, "Hiçbir siyasi parti, hiçbir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme davet etme hakkına sahip değildir. Siyasetçiler siyasetini halk için TBMM'de ve gerekli ortamlarda yaparlar. Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değildir, anarşizmdir, terörizmdir" dedi.

Elitaş, "Sağduyu sahibi vatandaşlarımız, sağduyusunu kaybetmiş, zihniyle aklıyla hareket etmek yerine, aldığı talimatlarla hareket eden siyasilerin isteklerine umuyoruz ve diliyoruz ki cevap vermeyeceklerdir. Çünkü, 40 insanın hayatını kaybetmesinin sorumluluğunu üzerinde taşıyanlar hala sorumsuzca davranış sergilemektedir. Değerli vatandaşlarımızın buna itibar etmeyeceklerini diliyoruz" diye konuştu.

 

- Bu çağrı imaj düzeltme çabası da olabilir"

 

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, HDP'nin sokağa çağırma mesajını olumlu bulmadığını belirterek, "Her şeyden önce IŞİD'e karşı Türkiye'de yapılacak kitlesel gösterilerin, bizim ihtiyaç duyduğumuz iç barış ve sükunete faydası yoktur" dedi.

Bostancı, şöyle konuştu:

"Türkiye'de bizim aradığımız iç barış, yakınlaşma ve Ortadoğu coğrafyasına ortak bakışı geliştirme. Bununla çelişki oluşturacak her türlü tavır IŞİD'e zarar vermez, fayda sağlar, bunu akletmek lazım. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü içinde Ortadoğu'ya adalet ve hakkaniyet dolu bir bakışı destekleyici şekilde davranmak gerekir. HDP'nin daha önce de insanları sokağa çağırma girişimi oldu, bunun peşinden çok dramatik olaylar yaşanmıştı. 1 Kasım'daki çağrının da benzeri türden sonuçlar doğurma ihtimali olan bir çağrı olduğunu hesaba katmalılar. Ancak bu çağrı imaj düzeltme çabası da olabilir. Yani 6-7 Ekim tarihlerinde yaşanan olaylardan daha farklı ve demokratik; şiddete, yağma ve talana gitmeyecek, sokak gösterileri biçiminde örgütlemeye de çalışabilirler.

Ancak hedefledikleri, seslendikleri kitlenin niteliklerini kendilerinin iyi bilmesi gerekir. Bir yerde tutabilecekleri, kontrol edebilecekleri bir kitle ise 6-7 Ekim olaylarının sonuçlarının da HDP'ye yazılacağını unutmayalım. Yani bu gösteri demokratik bir gösteri olursa insanlar, 'eğer HDP bu şekilde insanları tutabiliyorsa, 6-7 Ekimde niye tutmadı?' diye düşünecektir. 'Demek ki 6-7 Ekimdeki yıkıcı ve travmatik sonuçlar bütünüyle HDP'nin niyeti, talebi ve isteği doğrultusunda olmuştur diye düşünecektir' insanlar. Yaşanmış bir tecrübe varken, seslendikleri kitlenin yıkıcı nitelikleri gözönünde iken, böyle bir çağrıyı doğru bulmam, uygun bulmam. Siyaseten Türkiye'nin barışı bakımından yerinde bulmam, çözüm sürecine bir katkı olarak görmem. IŞİD'e karşı mücadele olarak değil, Ortadoğu'da nihai olarak vardığı sonuç itibariyle IŞİD'e destek sağlayacak sonuçları olan bir çağrı olarak görürüm."

Bostancı, "Vatandaşlara nasıl bir mesajınız olur?" sorusuna, "Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü, çözüm sürecini düşünen, gerçekten bu doğrultuda fikri olan vatandaşlarımızın bu çağrıya olumlu cevap vermelerini beklemem.  Doğru olanı da budur" yanıtını verdi. 

 

- "Kendi sorumluluğunu sokaklara havale eden kendini inkar etmiş olur"

 

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da herhangi bir grup, siyasi parti, dernek ya da birilerinin bu ülkede istediği gibi demokratik hakkı gereği protesto edebileceğini, yürüyüş yapabileceğini, istediği duyarlılığı ve tepkiyi ortaya koyabileceğini söyledi. 

Geçen defa sokağa yapılan çağrılarda Türkiye'de çok büyük felaketlerin eşiğinden, etnik ve partiler arası çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü belirten Ensarioğlu, şunları kaydetti:

"Çıkan olaylarda 40 insanımız öldü, büyük bir vahşet yaşandı, büyük bir talan, vandalizm, eşi, benzeri görülmemiş şeyler yaşandı. Selahattin Demirtaş olaylardan sonra, 'biz bunu istememiştik, kimsenin canına ve malına zarar gelsin istemedik, kontrol edemedik, araya provokasyonlar karıştı' dedi. Bunun etkileri daha geçmemişken, Hüda-Par'la olan çatışma riski ortadan kalkmamışken, taziyeler devam ederken, bu çağrıyı yapmak kime ne yarar sağlar. Kitleyi kontrol edemediğinizi söylediniz ama şimdi daha güçlü bir şekilde grubu sokağa davet ediyorsunuz. Bu çağrı çok ciddi bir risk taşıyor. Bir şey olursa bunun sorumluluğu sokağa davet edenlerdedir. Gene aynı şeylerin olma ihtimali var, eğer olursa bu defa bunun bütün siyasi ve hukuki sorumluluğu bu daveti yapanlardadır.

Herkes oynanan oyunu ve yaşanan provokasyonları iyi görsün, sağduyulu bir şekilde hareket etsin. Amaç Kobani duyarlılığı ise büyük kitleleri meydanlara dökerek, meydanlarda bunu dile getirebilirler ve seslerini bütün dünyaya duyurabilirler. Ama sokağa davet etme ile meydana davet etme aynı şey değil, hele hele siyasetçinin işi hiç değil. Siyasetçiler, sokaklardan ve insanlardan yetki alan, onlar adına sorunları dile getirmesi, mücadele vermesi gereken kişilerdir. Kendi sorumluluğunu sokaklara havale eden kendini inkar etmiş olur."

 

- "Bu defa, 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi davranılmayacak"

 

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ise HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarından sonra, "Biz insanları sokağa davet ettik ama şiddet yapmalarını istemedik" şeklinde bir açıklama yaptığını kaydetti. 

Bunu söyleyen ve tekrar insanları sokağa davet eden Demirtaş'ın, 6-7 Ekim olayları gibi yeni olayların olabileceğini tahmin etmesi gerektiğine işaret eden İçten, "Bunu düşünemeyecek kadar cahil olduklarını zannetmiyorum. Kuzey Irak'tan peşmergelerin Kobani'ye gitmesine Türkiye'nin müsaade etmesine rağmen, Suriye ile ilgili politikalarımız açık bir şekilde ortada herkes tarafından bilinmesine rağmen, HDP'nin Suriye'de yaşanan olayları Türkiye'ye çekmeye çalışma siyaseti... Yasin Börü ve 40 vatandaşımızın kanı aktığından dolayı, HDP'nin eline masum insanların kanı bulaşmıştır. Bunun günahını çıkartıp tövbe etmeleri gerekirken, hala bundan ders çıkartmayıp insanları sokağa dökmek; yeni katliamlara ve üzücü olaylara müsaade etmek, göz yummak anlamına gelir" dedi.

İçten, eğer HDP kendine güveniyorsa, AK Parti'nin İstanbul Kazlıçeşme'de ve ülkenin her yerinde yaptığı gibi mitingler düzenleyebileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Sokağa çıkanlar hukukun dışına çıkanlar oluyor ve zarar görenler de bizzat Kürtlerin kendisi oluyor. Kürtlerin hakkını savunurken Kürtleri katletmek, işyerlerini ve evlerini talan etmek, azınlık bir grupla çoğunluğun özgürlük alanını kısıtlamak ve siyaset kurumu olarak da buna alet olmak samimiyetsizliktir, ciddiyetsizliktir, çözüm sürecini tek taraflı bitirmeye yöneliktir. HDP'nin dışında da masada oturanlar, muhataplar var. Madem onlar bitirmiş çözüm sürecini, biz devam ettireceğiz. 

Bu defa, 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi davranılmayacaktır. Hukukun dışına çıkanlar hakkında ciddi anlamda farklı üsluplar kullanılacaktır, kullanılmalıdır. HDP, PKK ve KCK'nin Kürt sorunu, hakları diye derdi yok. Halkımızın çoğunluğunun hukuka uygun davrandığını ve bunlara prim vermediğini de çok iyi biliyorum. Eskiden HDP onbinlerce, yüzbinlerce kitleyi sokağa dökebilirken, şimdi miting yapma hakkı bile olmasına rağmen bunu yapmıyorsa, bu durum; radikal, şiddete başvuran, taş ve molotof atanların arkasına sığınarak siyaset yaptığının ispatıdır. Diyarbakır'ı 300-500 kişiyle esir almaya çalıştılar ama orada halk yoktu. Biz sokağa çıkanı samimi halk olarak görmüyoruz. Türkiye yeni bir döneme, Kürt meselesini bitirmiş olarak giriyor. Birileri eski Türkiye'ye geri dönmek istiyor. Vatandaşın da bu oyuna gelmemesi gerekiyor."

Kaynak:Haber Kaynağı