AK Parti TBMM Grup Toplantısı

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu: (3)- "Yeni Türkiye'yi inşa ederken, özgürlükçü ve insan odaklı bir Anayasa ile birlikte özgürlükçü temele dayalı başkanlık sistemini de gündeme getireceğiz. Bunu tartışacağız, konuşacağız, en doğrusunu ortak akılla birl

TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yeni Türkiye'yi inşa ederken, özgürlükçü ve insan odaklı bir Anayasa ile birlikte özgürlükçü temele dayalı başkanlık sistemini de gündeme getireceğiz. Bunu tartışacağız, konuşacağız, en doğrusunu ortak akılla birlikte bulacağız" dedi.

Davutoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, şimdi Türkiye'yi otoriterleşme ile suçlayanların, aslında AK Parti öncesi o otoriter dönemin hayalini kuranlar olduğunu belirterek, "Onlar aynen Kılıçdaroğlu'nun hayali gibi hayal kurmaya devam etsinler. Biz bu ülkeyi özgürleştirmeye, insanların onurunu korumaya, kadın ve erkek, genç ve yaşlı, Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni kim olursa olsun, Müslüman ve gayrimüslim kim olursa olsun, her bir vatandaşımızı eşit görmeye, o eşitlik üzerinden ortak vatandaşlık bilinciyle yeni Türkiye'yi inşa etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Yeni Anayasa'nın özgürlükçü ve insan odaklı bir Anayasa olacağını, hiç kimsenin düşüncesi, inancı ve kimliği dolayısıyla tahkir edilmediği, aşağılanmadığı, dışlanmadığı bir Türkiye'nin kurucu belgesi olacağını vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Seçim beyannamemiz yayınlandığında göreceksiniz. Biz, 2023 sözleşmesi hazırlıyoruz. 1923 sözleşmesinde Cumhuriyet inşa edildiği gibi, 2023 sözleşmesiyle inşallah yükselen küresel bir güç olarak, yeni Türkiye'nin inşaasının temelleri atılacak. Bu Anayasal çerçevede, kimse bürokrasiye nüfuz etmek suretiyle devleti ele geçirme mücadelesi yapamayacak. İster şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızmış olan bazı cunta heveslileri, 1960'lı, 1970'li yıllarda, 12 Eylül'de olduğu gibi, isterse dini görünüm altında bürokrasiyi ele geçirip, KPSS sınavlarını çalıp, bürokrasi üzerinden siyasi vesayet oluşturmaya çalışan gruplar olsun, isterse bunların yeni türleri olsun, hiç birisinin bu demokratik ortamda hür olarak yaşamasına izin vermeyeceğiz. İşte böyle özgürlükçü bir Anayasa içinde, Türkiye'nin etkin bir şekilde yönetimi için ne tedbir alınması gerekiyorsa alacağız. Türkiye'de eğer geçmişte hür Parlamenter sistem uygulanmış olsaydı, bunları yaşamayabilirdik. Ama maalesef 27 Mayıs Anayasa'sı, 12 Eylül Anayasa'sı görünüşte bir parlamenter sistem görüntüsü adı altında, aslında vesayet altında bir Parlamento, baskı altında bir Başbakanlık makamı ihdas ettiler. Onun için Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat'ta olduğu gibi, milletin seçtiği Başbakan'ın muvaheze makamı, hesap verdiği makam haline getirildi. Onun için bu ülkede Başbakanlar, apoletleri işaret etmek için böyle sembolik dil kullandılar. Gerçek bir parlamenter sistem olsaydı, Başbakan emreder, Türk Silahlı Kuvvetleri gereğini yapardı ama buna izin vermediler. Gerçek bir Başbakan olsaydı, Parlamenter sistem olsaydı, 12 Eylül sabahı ülkenin Başbakanı ve diğer siyasi liderler evinden alınıp bir yerlere götürülmezdi. Ne oldu? Milletin seçtiği parlamenter demokrasinin temsilcisi olan Hükümetler zayıflatıldı. Yine gerçek bir parlamenter sistem olmuş olsaydı, bu Parlamentonun iradesini engellemek için e-muhtıra verilmezdi, 367 oyunları oynanmazdı. Bugün Parlamenter sistemi Başkanlık sistemi karşısında savunmaya kalkanlar, vaktinde Parlamenter sistemi savunmadılar. CHP, e-muhtıraya destek verdi.  28 Şubat'ta rahmetli Necmettin Erbakan'ın Başbakan olarak maruz kaldığı muamele karşısında, bugünkü siyasi temsilcilerin o günkü takipçileri seslerini çıkarmadılar. 27 Mayıs'ta benim makamımda bulunan merhum ve şehit Adnan Menderes idam sehpasına yürürken CHP suskundu. Bütün bu parlamenter sistemin, bütün ana umdeleri çiğnenirken susmuş olanlar, şimdi bir anda parlamenter sistemin meziyetlerini keşfetmeye başladılar.

AK Parti olarak 2007'de Anayasa reformu için harekete geçtiğimizde, o günkü seçim beyannamesinde, 2002'de de demokrasi adına parlamenter sisteme yakın teklifler getirdik, sessiz kaldılar. Ama ne oldu? Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Eğer Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı engellenmeseydi, biz de halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanlığı için Anayasa reformuna gitmeyecektik. Gittik ve halk Anayasa'yı değiştirdi. O değişiklik üzerinde de bugünkü Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı, vaka budur. Bu karmaşık sistem, ancak ve ancak.... 1960'larda Adalet Partisi'nden Demokrat Parti koptu, daha sonra diğer partilerden kopuşlar oldu. O günkü gruplar sağlam durmadığı için Refah-Yol hükümeti çöktü. Bütün bu parlamenter sistem, idari yetersizlikleri malul hale geldi."

Başbakan Davutoğlu, bir tek AK Parti döneminde 12 yıl bu çarpık yapıya rağmen, malul, illetli kılınmış parlamenter sisteme rağmen AK Parti'nin istikrar ve güveni sağladığını dile getirerek, "Neden biliyor musunuz? Çünkü bizim meselemiz hiç bir zaman şahsi bir mesele olmadı, aramızdaki ilişki hiç bir zaman şahsi davaların ilişkisi haline dönüşmedi. Ne Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül ile olan ilişkisi, ne de şimdi bizim Sayın Cumhurbaşkanımızla olan ilişkimiz hiç bir zaman maddi bir temele, siyasi bir hesaba dayanmadı. AK Parti Grubu bütün bu kumpasların karşısında da kaya gibi durdu. Bütün bu başarının arkasında AK Parti Grubu'nun mayasının sağlamlığı var. Yeni Türkiye'yi inşa ederken, inşallah alnımız açık, ak, yüreğimiz daha bir özgüven içinde, özgürlükçü ve insan odaklı bir Anayasa ile birlikte, özgürlükçü temele dayalı, başkanlık sistemini de gündeme getireceğiz. Bunu tartışacağız, konuşacağız, en doğrusunu ortak akılla birlikte bulacağız ama bu sistemin mutlaka sağlam bir zeminde, üretken ve verimli bir şekilde çalışacak niteliğe kavuşturulması lazım" diye konuştu.

12 yılda attıkları demokratik adımlara rağmen, "Türkiye'de otoriterleşme var" iddiasında bulunanların ciddi bir saptırma içinde olduğunu belirten Davutoğlu, "Yeni bir Anayasa ve etkin bir yönetim için başkanlığı seçim beyannamesine koyma irademizi, bu sebeple gösterdik. Hiç kimse buradan herhangi bir şekilde, şahsileşmiş bir otorite savsatası çıkarmasın. Aksine meseleyi şahsileştirenler kendileridir. Var olacak olan tekliflerini getirsinler. 2007 seçimleri, 2011 seçimleri sonrasında Anayasa komisyonları kuruldu. Hele hele 2011 seçimi sonrasında bütün partilerin eşit katılımıyla Anayasa Komisyonu kuruldu ama 4 yıl içinde bu komisyonun çalışmasına izin vermediler. Şimdi biz yeniden millete gidiyoruz. İnşallah milletten aldığımız iradeyle, destekle yeni Anayasa'yı ve bu Anayasa içinde de verimli, etkin, güçler dengesine dayalı, güç paylaşımına dayalı, güç ayrılığı prensibine dayalı yeni bir yönetim anlayışını hakim kılacağız. Başkanlık sistemini de bu çerçevede doğru bir zeminde, doğru bir perspektif ve vizyon ile milletle paylaşacağız, millete sunacağız" dedi.

(Sürecek)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :