AK Parti MYK toplantısı

AK Parti MYK toplantısı

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3)- "DAİŞ'e karşı da YPG'ye karşı da sınırımızda bir güvenlik tehdidi görürsek bununla ilgili gerekenleri hem müttefiklerimizle birlikte, hem koalisyon unsurlarıyla birlikte hem de tek başına yapacak şekild

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "DAİŞ'e karşı da YPG'ye karşı da sınırımızda bir güvenlik tehdidi görürsek bununla ilgili gerekenleri hem müttefiklerimizle birlikte, hem koalisyon unsurlarıyla birlikte hem de tek başına yapacak şekilde planlarımız her zaman masadadır. Ama şu aşamada kara harekatıyla ilgili bir değerlendirmemiz yok tabii ki" dedi. 

Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin, "ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin '98 kilometrelik bir alan için ortak operasyon yapabiliriz' açıklaması oldu, o açıklamanın ardından da bir tartışma başladı. 'Kara harekatı mı yapılacak, yapılırsa kara harekatında Türkiye koalisyon güçlerinde yer alacak mı' diye, bu açıklamaya ne dersiniz" sorusu üzerine Çelik, bu açıklamalardan "Türkiye ile Amerika'nın beraberce bir kara harekatına başlayacakmış, Türk Silahlı Kuvvetleri bir kara harekatı yapacakmış" gibi anlam çıkarılmaması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin hava harekatını koalisyon güçleriyle gerçekleştirdiğine dikkati çeken Çelik, "Türkiye burada tek başına hareket yapmıyor. Hem bölgesel güvenlik, hem de ulusal güvenlik, hem küresel güvenlik açısından koalisyon güçleriyle birlikte hareket ediyor" diye konuştu. 

- "Kara harekatıyla ilgili bir değerlendirmemiz yok"

Türkiye'nin gündeminde şu aşamada bir kara harekatının bulunmadığını vurgulayan Çelik, Türkiye için milli güvenlik meselesinin öncelikli konu olduğunu bildirdi. "Sınırımızda terör örgütü istemiyoruz" diyen Çelik şöyle devam etti:

"DAİŞ'e karşı da YPG'ye karşı da sınırımızda bir güvenlik tehdidi görürsek bununla ilgili gerekenleri hem müttefiklerimizle birlikte, hem koalisyon unsurlarıyla birlikte, hem de tek başına yapacak şekilde planlarımız her zaman masadadır. Ama şu aşamada kara harekatıyla ilgili bir değerlendirmemiz yok tabii ki."

- "Türkiye açısından bir çelişki söz konusu değil"

Ömer Çelik, Türkiye'nin dönem başkanlığında Antalya'da yapılan G20 Liderler Zirvesi'nde de gündeme gelen, Suriye meselesiyle ilgili Viyana'da yapılan görüşmelerden çıkan, "Krizin siyasi bir süreçle çözüme kavuşturulması" yönündeki sonucu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şunları kaydetti:

"Viyana meselesi, hem iç basında hem dış basında yeni bir aşama olarak kaydedildi. Fakat Türkiye'nin 2012'de destek verdiği Cenevre sürecinin bir devamıdır Viyana süreci. Cenevre ile ilgili Türkiye'nin söylediği şuydu: 'Tek başına, askeri çözümlerle bir çözüme kavuşturulamaz Suriye. Suriye'nin, tek başına askeri çözümlerle bir noktaya vardırılması daha büyük bir çıkmaz sokaktır. Orası terör örgütleri için daha büyük bir cazibe merkezi haline geliyor. Aynı şekilde de Avrupa'nın dibinde, Türkiye'nin dibinde, yeni bir Afganistan ortaya çıkma tehlikesi vardır. 'Burada bir geçiş süreci olsun, Esad belli bir zaman dilimi içerisinde görevini terk etsin, bu geçiş hükümetinden sonra Suriye halkı bütün unsurlarıyla seçime gitsin ve kendi hükümetini seçsin' şeklindeki Cenevre'deki parametreler tekrar geliştirilmiştir, tekrar güncellenmiştir. Dolayısıyla Türkiye açısından Cenevre'deki parametrelerle Viyana'daki parametreler arasında bir çelişki söz konusu değildir."

Türkiye'nin bu tezine karşı, "Esad giderse oraya radikaller yerleşir, terör örgütleri yerleşir" denildiğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti: 

"Ama gördük ki, Esad'ın kalması hiçbir şekilde bu tezi haklı çıkarmadı, tam tersine çok büyük bir ivme ile orası daha çok devletin silah kullanmak zorunda kaldığı, daha çok terör örgütünün yerleştiği yeni bir Afganistan adayı olarak dünyanın gündemine geldi. Dolayısıyla bütün bu askeri operasyonlar, Türkiye'nin bahsettiği, Cenevre'de altını çizdiği, en son Viyana'da altını çizdiği çerçevede bir siyasi çözümün parçası olmazsa tek başına bölgeyi daha çok kaosa götürür. Zaten bir sürü devlet orada hava kuvvetleriyle var, diğer unsurlarıyla var, neredeyse 2. Dünya Savaşı'nın tarafı olan bütün devletler orada silah kullanıyorlar ama DAİŞ terör örgütünü geriletemiyorlar. Zaten orada stratejinin temeli şuydu: Birincisi gücünü azaltmak, ikincisi de ezmek. Ama bunların da gerçekleşmediğini görüyoruz, tam tersine Suriye'de, Irak'ta lokalize edilmek istenen terör örgütünün bugün Almanya için, Fransa için -emsal örnekte olduğu gibi- ve diğer Avrupa başkentleri için tehdit olduğunu, savaşı, terör ile ilgili unsurları, Suriye'nin ve Irak'ın dışına çıkararak Avrupa'nın başkentlerinde eylem yapabilecek bir kapasiteye ulaştığını görüyoruz. Demek ki burada bataklığı kurutmak önemlidir. Suriye'de bir siyasi çözüm olmadığı müddetçe burayı tekrar bir Afganistan'a çevirirler ama bununla da sınırlı kalmaz, Avrupa'nın çok yakınındaki kaos, Avrupa başkentlerini tehdit eden bir noktaya getirir." 

Cezayir ile olan savaştan bu yana ilk defa Fransa'nın olağanüstü hal ilan ettiğine dikkati çeken Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın olağanüstü halin 3 ay süreyle uzatılması için parlamentoya teklif götüreceğini söylediğini hatırlattı. 

Çelik, terörün amacının, güvenlik-özgürlük dengesini bozarak gündelik, siyasal ve toplumsal hayatı teslim almak olduğuna dikkati çekti. 

Ömer Çelik, ABD, Fransa, Türkiye ve koalisyon güçlerinin bütün unsurlarıyla DAEŞ'le mücadele etmesine rağmen örgütün askeri olarak geriletilmesinde yeterince mesafe alınamadığını söyledi.

Örgütün esasen ideolojik olarak geriletilmesi gerektiğini belirten Çelik, "İdeolojik olarak geriletilmesi için de bölgenin bu kaostan çıkması gerekiyor, bu da ancak siyasi çözümle olur" değerlendirmesinde bulundu.  

A Milli Futbol Takımı'nın Yunanistan ile yaptığı özel maç öncesinde, Paris'teki terör saldırısında ölenler anısına yapılan saygı duruşu ve Yunanistan Milli Marşı'nın okunması sırasında tribünden "ıslık" seslerinin yükseldiğinin hatırlatılması üzerine Çelik, yabancı devletlerin ulusal marşları okunurken gereken saygının gösterilmesi gerektiğini söyledi. 

"Özellikle saygı duruşunda bulunulurken bunun ıslıklı protesto veya başka sözlerle o sürenin zedelenmesine kuşkusuz doğru bakmıyoruz. Vatandaşlarımızın tepkisi olabilir, haklı tepkiler de olabilir başka kelimelerle ve sloganlarla bu tepkilerini ifade etmek isteyebilirler. Ama bunun için ulusal marşların bitmesini, saygı duruşunun bitmesini beklemek gerekir" diyen Çelik, tepkinin, bu süreden sonra konulabileceğini ifade etti. 

Ayrıca büyük alanlarda mümkün olduğu kadar vatandaşların birbirine karşı slogan atması şeklindeki yaklaşımın doğru olmadığını dile getiren Çelik, "Özellikle hem kendi İstiklal Marşımıza hem yabancı devletlerin ulusal marşına hem de o sıradaki saygı duruşuna gereken hassasiyetin azami şekilde gösterilmesini arzu ederiz" diye konuştu. 

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı