AK Parti MYK toplantısı

AK Parti MYK toplantısı

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (2)- "YPG, Türkiye açısından bir terör örgütüdür, bunlara DAEŞ'e karşı mücadele için birtakım silah yardımında bulunulması, DAEŞ için verilen bu silahların yarın Türkiye'ye karşı doğrultulmayacağı garantisin

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "YPG, Türkiye açısından bir terör örgütüdür, bunlara DAEŞ'e karşı mücadele için birtakım silah yardımında bulunulması, DAEŞ için verilen bu silahların yarın Türkiye'ye karşı doğrultulmayacağı garantisini kimseye vermiyor. Aynı şekilde bu silah yardımını yapanların orada bulunan unsurlarına karşı da yarın bu silahlar doğrultulabilir" dedi. 

Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

TBMM Başkanlığına ilişkin adaylık başvurusunun AK Parti tarafından ne zaman yapılacağı ve yeni hükümet kurma sürecin yönelik planlanan bir takvim olup olmadığına ilişkin soru üzerine Çelik, muhtemelen yarın İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın adaylığına ilişkin başvurunun yapılacağını ve sürecin tamamlanacağını söyledi.

Hükümetin kurulması süreciyle ilgili bir şey söyleyemeyeceğini dile getiren Çelik, "Sayın Başbakanımızın yürüttüğü bu istişare sürecinin tamamlanması, Sayın Cumhurbaşkanımızın programı, bütün bunlar çerçevesinde kısa zaman içerisinde kurulacaktır. Birkaç günlük bir süreden bahsediyoruz, çok haftalardan falan bahsetmiyoruz. Ama hafta başına da kalabilir bu arada da gerçekleştirilebilir, tamamen Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın takdirine bağlı bir konudur" dedi.    

- Erdoğan-Obama görüşmesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesinde yapılan silah yardımlarının da gündeme geldiği hatırlatılması ve "Sayın Cumhurbaşkanımızın orada Türkiye'nin hassasiyetlerini ifade ettiği belirtildi. Bu konuda nasıl bir değerlendirmeniz olacak" sorusu üzerine Çelik, Erdoğan'ın, Obama ile yaptığı değerlendirmede ortaya koyduğu görüşün Türkiye'nin en önemli hassasiyetlerinden bir tanesi olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuyu öteden beri dillendirdiklerine işaret eden Çelik, "DAEŞ başta olmak üzere kuşkusuz oradaki terör örgütlerine karşı yapılan yardımları her zaman olumlu buluyoruz. Fakat şu unutulmamalıdır, bir terör örgütüyle mücadele ederken başka bir terör örgütüne yardım etmek sağlıklı bir durum değildir. Buradaki YPG, Türkiye açısından bir terör örgütüdür, bunlara DAEŞ'e karşı mücadele için birtakım silah yardımında bulunulması, DAEŞ için verilen bu silahların yarın Türkiye'ye karşı doğrultulmayacağı garantisini kimseye vermiyor. Aynı şekilde bu silah yardımını yapanların orada bulunan unsurlarına karşı da yarın bu silahlar doğrultulabilir" dedi.

- "Müttefiklerimizden ve herkesten azami hassasiyet bekliyoruz"

Benzer durumların Ortadoğu'nun pek çok yerinde ve uzun süredir Afganistan'da görüldüğünü anlatan Çelik, "Hiçbir şekilde Türkiye'yi tehdit eden bir terör örgütüne karşı 'Bir başka terör örgütüyle mücadele ediyor' diye silah yardımında bulunulmasını doğru bulmuyoruz. Sahadaki bazı kargaşalardan, sahanın kontrol edilememesinden, oradaki düzensizlikten bahsediliyor, müttefiklerimizden ve herkesten bu konuda azami hassasiyet bekliyoruz" diye konuştu.

"Türkiye'nin buradaki çizgileri bellidir" ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

"Milli güvenliğimizi tehdit eden terör örgütlerinin hiçbir şekilde, şu ya da bu gerekçeyle ya da 'DAEŞ terör örgütüyle savaşıyor' diye bir müsamahaya tabi olmasını arzu etmiyoruz. Burada açık bir şekilde söyledik, sınırımıza çok yakın, 98 kilometrelik bir alanda DAEŞ terör örgütünün etkinliği var, bu hiçbir şekilde müsamaha göstereceğimiz bir durum değildir. DAEŞ terör örgütüne karşı nasıl müsamahasız bir tavrımız varsa, sınırlarımızı en kararlı bir şekilde nasıl korumaya kararlıysak, diğer terör örgütleri de aynı şekilde bu çerçevenin, bu değerlendirmenin içindedir. Yani geçmişte yapılan hatalar müttefiklerimiz tarafından Suriye'de yapılmamalıdır. 'DAEŞ terör örgütüne karşı savaşılıyor' diye, 'DAEŞ terör örgütüyle mücadele önceliklidir' diye başka terör örgütleri asla desteklenmemelidir, özellikle onlara silahlı yardımda bulunulmamalıdır. Onlara yardımların ulaşması oradaki toplam terör kapasitesini artırır. Oradaki terör örgütlerinin birbiriyle mücadelesinden bir barış çıkmaz, dolayısıyla doğru mücadele metodları belirlemek gerekir. Burada meşru güçlerle dayanışma içinde olmanın gerekliliğinin altını bir kere daha çiziyoruz." 

Bir gazetecinin, "Bugün Avrupa Birliğinin (AB) genişlemeden sorumlu üyesinin bir açıklaması oldu ve 'AB ile Türkiye arasında yapılması planlanan görüşmede ilişkileri reset etmeyi düşünüyoruz' dedi. Bu da yeni bir süreç olarak algılandı, AB'den gelen bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Ömer Çelik, açıklamayı ayrıntılı olarak okuduğunu ifade etti.

Çelik, "Kuşkusuz burada söyleyeceğim birkaç şey var, bir tanesi Türkiye'yle ilişkilerin canlandırılması konusunda geç kalındığını düşünüyoruz. Eğer mesele Suriye meselesiyse, mesele sadece Türkiye'yle ilişkilerin Suriye meselesine indirgenerek canlandırılması ya da canlandırılmaması şeklinde bir takvim, çok vizyonel bir yaklaşım olmaz. Ama diyelim ki Suriye meselesi küresel bir güvenlik sorunu oldu ve bundan sonra bu meseleyi canlandırmakla ilgili bir yaklaşım içerisinde oluyorlarsa açık ve net bir şekilde şunu söyleyeyim o açıklamada beni en çok rahatsız eden kavram, 'dost çemberi' kavramı oldu" değerlendirmesinde bulundu. 

- "Türkiye Avrupa güvenliğinin bir protezi değildir"

"Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olarak, Avrupa'nın bir eşit unsuru olarak değerlendirilmek yerine Türkiye'nin, Avrupa'nın barışını sağlayacak bir protez gibi değerlendirilmesine kesinlikle iyi gözle bakmayız" şeklinde konuşan Çelik, "Bu 'dost çemberi' kavramı, 2. Dünya Savaşı'nda birilerinin kullandığı çok tehlikeli bir kavram olan 'lebensraum', hayat sahası gibi bir kavramı çağrıştırabilir. Türkiye, kimsenin barış ve güvenliğinin ya da refahının tampon bölgesi değildir. Dolayısıyla eğer bir barıştan bahsediyorsak, bir Avrupa güvenliğinden bahsediyorsak Türkiye, Avrupa güvenliğinin bir protezi değildir. Türkiye, Avrupa güvenliğinin diğer devletlerle birlikte eşit ve ortak bir parçası olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.

- "Türkiye bir toplama kampı değildir"

Türkiye ile ilişkilerin canlandırılmasının mülteci meselesine indirgenmesinin de yanlış bir tutum olduğunu vurgulayan Çelik, "Kuşkusuz mülteciler meselesi küresel meseledir, bir bölgesel meseledir. AB'nin bunu Türkiye ile birlikte ortak mekanizmalar çerçevesinde çözmesi gerekir ama eğer şöyle bir şeyden bahsediliyorsa 'Siz bu mültecileri ülkenizde barındırmanız karşılığında biz sizinle birlikte bazı fasılları canlandıralım, size para yardımı yapalım ya da vize kolaylığı gerçekleştirelim' gibi AB ile olan ilişkilerimiz bağlamında ele alınacak konular, Türkiye'nin mültecileri barındırmasıyla bağlantılı olarak gündeme getirilirse bu yine yanlış bir yaklaşım olur" dedi. 

"Türkiye bir toplama kampı değildir, egemen ve hür bir devlettir" ifadesini kullanan Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün dünyanın o mazlumlara sırtını çevirdiği zamanda Türkiye bu mazlumlara kucak açmıştır ve elinden gelen güçle, imkanla da şimdiye kadar dünyadan doğru düzgün bir yardım almadan, dünyanın doğru düzgün bir dayanışmasını görmeden bu ev sahipliğini sürdürmektedir. Türkiye'nin o zamanki politikasını yanlış bulanlar bugün bu mülteciler, tarihteki Kavimler Göçü gibi Akdeniz'e açılmaya başlayınca ve büyük ölümler meydana gelince bunu gündemlerine aldılar. Nitekim Türkiye güvenlik problemleriyle ilgili konuştuğunda da Türkiye'nin bu güvenlik problemleriyle ilgili hassasiyetlerini dikkate almadılar. Ama şimdi Türkiye'nin topraklarını aşıp da Avrupa başkentlerini vurmaya başlayınca bu Suriye ile ilgili güvenlik meselelerini gündeme alıyorlar." 

- "Türkiye sadece jeopolitiğe indirgenecek bir devlet değildir"

Türkiye ile ilişkilerin AB kriterleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Türkiye sadece jeopolitiğe indirgenecek bir devlet değildir. Türkiye, Avrupa ile tam üyelik müzakereleri yürüten bir devlettir, çifte standartsız bir biçimde diğer AB'ye üye olmuş ülkeler müzakereleri hangi standartlarla yürütmüşse bu çerçevede yürütülmelidir. Türkiye'nin, AB ile ilişkilerini herhangi bir şekilde Kıbrıs'la, mülteci meselesiyle ya da diğer meselelerle bağlantılı hale getirmek ya da 'Türkiye buradaki bu misafirperverliğinin neticesi olarak vize kolaylığına gidelim ya da fasıllarını canlandıralım' gibi yaklaşımlar çok indirgemeci yaklaşımlar olur. Özellikle o 'dost çemberi' kavramını hiç kimse kullanmamalıdır, Türkiye ya da başka ülkeler -özellikle Türkiye için söylüyorum- Avrupa'nın güvenliğinin bir tampon bölgesi değildir, Türkiye ve AB'den bahsediyorsak Türkiye, AB'nin, üye devletleriyle birlikte eşit bir özne olarak ele alınmalıdır."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı