Yaşanması gerekiyordu yaşandı.

Koalisyon olmadı.

Olumlu, olumsuz önemli dersler çıkarıldı.

***

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, seçimin galibinin, yüzde 41 oy alan AK Parti olduğunu görmedi, görmek istemedi.

 Kemal Bey’in günlerce “Yüzde 60 blok” diye sayıkladı durdu da karşılık bulamadı.

Kemal bey, “Galatasaray, 77 puan topladı ama şampiyon Galatasaray karşıtı yüzde bilmem kaç yüz puan toplayan blok” der gibi bir şeyler söyledi.

Allah var, herşeye rağmen Kemal beyde ilerleme oldu, yapıcı bir tutum izledi, biz de takdir ettik.

Bir de demokrasiyi hazmederse, demokrasilerde kazanın bırakın 16 puan farkı, 16 oy fazla alan olduğunu anlarsa, daha çok takdir edeceğiz.

***

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “efe”lik damarları üzerindeydi.

Daha oy sayımı bitmeden, meşhur “al pakedi vur tokadı” el hareketiyle, “En yakın zamansa o zaman erken seçim” dedi.

Aslında buraya kadar ve bundan sonraki süreçte gösterdiği tavırda, kendince tutarlı ve haklı olabilirdi.

Ama MHP’li Ümit Özdağ’ın çıkıp “Türkiye’de Erken seçimi isteyen bir Erdoğan” deyince orada film koptu.

Hükümete karşı, koalisyona karşı ama seçime de karşı…

 “Çarşı herşeye karşı” sloganı oldu “MHP herşeye karşı”

Devlet bey, Zafer Bayramı’na da, “Erdoğan var” diye gitmedi. HDP Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’la pişti oldu.

Şimdi soru şu:

MHP, 1 Kasım’da birinci parti çıkarsa,  Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden görevi almaya“Kaçak Saray”a gidecek mi, gitmeyecek mi?

1 OYUN BİLE ÖNEMLİ OLDUĞU SEÇİM

Neyse bunlar geride kaldı. Şimdi 2 ay sonra seçim var.

Hakikaten 1 oyun bile çok değerli olduğu bir seçim olacak.

Geçmiş dönemlerde çok da önemsenmeyen “2-3 puan” belki bu seçimde, “koalisyon mu tek başına iktidar mı” onu belirleyecek.

***

Peki AK Parti neler yaptı?

Genelde tüm teşkilatlar, özelde Konya teşkilatı, oturup doğru ve samimi bir şekilde 7 Haziran seçim sonuçlarının analizini yaptı mı?

Halka indi mi, vatandaşa gidip sordu mu?

Halk derken, parti teşkilatlarını hatta STK’ları da kastetmiyorum.

Oralarda sesini duyuracak ekonomik ve sosyal güce sahip olmayan sessiz milyonlardan bahsediyorum.

Seslerini sadece seçim zamanı sandıkta duyurabilen sessiz milyonlardan…

Hani sabahtan akşama kadar, çocuklarına helal rızık götürme peşinde olan, emek ve alınteri ile helal kazançla üretip ülkesine katkı sunan veren sessiz milyonlardan,

Çiftçilerden, asgari ücretlilerden, emeklilerden, memurlardan, işçilerden, işsizlerden…

AK Parti’yi kişisel çıkarları için değil, memleket çıkarları için seven, AK Parti’yi büyüten yücelten saf temiz Anadolu insanlarından…

Oyunun rengini “İşimi yaptılar mı yapmadılar mı” diye değil de, memleketin işinin yapılıp yapılmadığına göre belirleyen sessiz milyonlardan…

 “YHT yapılmış, havaalanı yapılmış, bana ne, bana 5 kuruş faydası mı oldu” diyenler değil de, bugüne kadar hiç YHT’ye binmemiş, hiç uçağa binmemiş, belki geri kalan ömründe de binme imkanı bulamayacak olup da, “YHT’ler yapılmış, havaalanları yapılmış ne güzel, biz binemeyiz, göremeyiz ama ne güzel, bu memleketin çocukları binecek, memleketimiz kalkınıyor” deyip mutlu olan, dua eden sessiz milyonlardan…

“İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü” deyip de kadro, ihale, rant, çıkar peşinde koşanlar değil de, 7 lira verip bir çift yeni kara lastik alacak gücü olmadığı halde, “Ayıp ve telaşe olur” diye devletten, kaymakamlıktan bir çift kara lastik isteyemeyen, kendisine verilen yeni kara lastikleri de “madem getirmişler, almasan ayıp olur” diyerek utana sıkıla alan, oğlunu madende kaybeden Ermenekli Recep amca gibi saf, temiz ve öz Anadolu insanı, sessiz milyonlardan bahsediyorum…

Onlara gittiniz mi?

Sordunuz mu?