AH BU EĞİTİM!

Lise yıllarında öğrenciydim. Devir,KenanEvren’in ihtilal sonrası “paşa” olduğu dönem. Konya’ya bir geziye gelecekmiş. Soğuk bir sonbahar günü sabahtan akşama kadar şimdiki Hacı Veyis camiinden beş yola giden cadde üzerinde beklediğimizi hatırlarım. Bu durum hem bizim için, hem de bizi akşama kadar sırada tutmak zorunda olan öğretmenlerimiz için tam bir işkenceydi.

 Kimse, o gün yapılamayan dersleri düşünmedi. Ülkemizin eğitimde ulaştığı seviyeye bunun nasıl bir katkı sağlayacağını da hesaba katmadı. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden bir işti, o da yapıldı. Aradan yıllar geçti. O gün bu işi yapan veya yaptıranların çoğu, büyük hesabı vermek için ebedi âleme intikal ettiler. Ama biz eğitimde geldiğimiz noktadan hala şikâyet ederiz.

“Artık bu tür işkenceler son buldu. Öğrenciler böylesi göstermelik organizasyonların figüranı olmazlar. Onların birinci önceliği ilim ve irfan sahibi olmak…”diye düşünebilirsiniz. Bunu böyle hayal etme hakkınız var tabi ki… Lakin gerçek böyle mi acaba? Elimizde Allah’ın bir nimeti ve geleceğimizin teminatı olarak bulunan gençlere nesli nasıl eğitiyoruz. Veya nasıl öğütüyoruz? Gelişmiş toplumlarla diğerlerini ayırantek önemli fark, yetişmiş insandır.

                Materyalist kafayla bu işe bakanların çözümü her zaman hazır. Ülkenin ihtiyacını karşılayacak kadar iyi elemanı yetiştirirsiniz, sonra da geri kalanı kendi haline bırakırsınız ve sorun kalmaz. Hatta ne kadar az okuyan, az düşünen ve sorgulamadan uzak halk tipi yetiştirirseniz o kadar rahat edersiniz. Hindistan gibi nüfusun yoğun olduğu ülkelerde veya Mısır gibi boynundaki ipi atamamış memleketlerde eğitim serbesttir ve belli bir kesimin okumaması telkin edilir. Bir süre bulunduğum Burkina Faso’da durum çok farklı değildi. İlkokul hariç tüm kademelerde eğitim paralı ve kifayet miktarı seçkin bir zümrenin eğitimi, yeterli görülür.

                Oysaki bizim kadim inancımız ve medeniyetimiz, insan elemeyi uygun bulmaz. Her ferdin ayrı bir kabiliyeti vardır. Hepsi de asıl yaratılış amacının doğrultusunda bir şeyleri öğrenir ve başarır. Tek tip insan yetiştirme ve tornadan çıkmış gibi bir toplumu inşa çabaları, bizi buraya getirdi. Farklı amaçları ve hayalleri olan gençleri aynı mekâna zorla tıkıp onlar için gayet sıkıcı ve gereksiz bilgileri öğrenmeye zorlamayı eğitim diye tanıdık/ tanıttık.  

                Bizde eğitimin ücretsiz olması veya kitapların bile bedava dağıtılması, eğitimin kalitesini uçurmadı. Çünkü bu işe toptan yoğunlaşmadık. Veliler, sadece notları yarıştırdı. Yarış atına dönmüş çocuklarımızdan ahlakî ve irfanî değerleri değil, birim zamanda çözeceği soruları bekledik. Bir dönem çok sert ve despot hocalarımız vardı. “Koydumu oturtan” tiplerdi. Eğitimi dayak olarak anlarlardı. Şimdi çok despot ve haşin öğrenciler ve veliler var. Kolayca şikâyet edebilen, haklarını sorumluluklarından daha çok önceleyen bir nesil yetişti. Okula öğrencisinin ahlakını veya sorunlarını görüşmek için gelemeyen veli, yanlışlıkla veya cezaen okulda kalan öğrencinin cep telefonu için acilen gelmektedir. Nelerin bizi nasıl esir aldığını farkında değiliz.

                Daha bebeklik yaşlarında telefon, tablet gibi teknolojik aletlerle onları oyalayan anne babalar, bir süre sonra doyuramamaktan dert yanacaklar. Zaten daha küçük yaşlarda kalbi ve kafası dolmuş olacak.  Gözünü doyurmak ise mümkün olamayacak. Yaşının çok üzerinde bilgi ve olaylara erken yaşta erişen bir neslin eğitimini, çoktan renkli ekranlara bırakmış durumdayız.

               

                Aramızda ihtilafa düşmeden ortak olarak buluştuğumuz en nemli dert; “ÇOCUKLARIN GÜNDEMİNİ BİZ OLUŞTURAMIYORUZ.” Bizim dışımızda etkenler var ki gündem onların elinde. Biz bunun alt yapısını gerçekleştirmekle meşgulüz. Bizse onların arkasından gidiyoruz. Mesela internetin çocuklara yaptığı etki konusunda ayrı gayrı düşünmeyiz. Lakin bu konuda sağlanan imkânla da övünürüz.  Ağlanacak halimize gülmek ne de çok hoşumuza gidiyor.

                Allah sonumuzu hayretsin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.