Adnan Oktar organize suç örgütü davası

Adnan Oktar organize suç örgütü davası

Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılanmasına devam edildi

İSTANBUL (AA) - Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salondaki duruşmada, "terör örgütü üyeliği" ve bazı mağdur ve müştekilere karşı "cinsel istismar" ile "basit cinsel saldırı" suçlarından yargılanan tutuklu sanıklardan Mustafa Işık’ın savunması alındı.

Hakkındaki bütün suçlamaları tek tek reddettiğini, Giresunlu olduğunu, Giresun’da Kur’an ve İslamın yaratılışı üzerine organize edilen bir konferansa katıldığını anlatan sanık Işık kendisini şöyle savundu:

"Muhafazakar bir ailede büyümeme rağmen hayatım boyunca hiç Türkçe Kur’an okumamıştım. Bu konferansta arkadaşımla ve Türkçe Kur’an ile tanıştım. Arkadaşlarımın hiçbir ücret beklemeden bu çalışmaları yapmaları hoşuma gitti. Bir defa dini bir hizmet yapılıyor, masrafları ceplerinden ödüyorlar. Sonra da ben kendi kazandığım paralarla Allah rızası için çalışmalar yaptım, Adnan Oktar’ın kitaplarını satın alıp dağıttım. Sonrasında insanlara dini anlatma ve bu konular üzerinde çalışma niyetiyle Giresun’dan İstanbul’a geldim. Geldiğimde ilk olarak Global Yayıncılık’ta 'call center' olarak çalışmaya başladım, arkadaşlarımın ne kadar güzel ahlaklı olduğunu görünce daha da etkilendim. Cenab-ı Allah her şeyin tek sahibidir. Bizim başımıza gelen, yaşadığımız tüm olaylar bir kader dahilinde tecelli ediyor. Tarih boyunca Müslümanların başına gelmiştir. Böyle bir iftirayla burada bulunmaktan gurur duyuyorum, müteşekkirim. Biz burada yargılanacağız ve aklanacağız inşallah."

Operasyon sırasında yakalandığı evin örgüt evi olmadığını savunan Işık, "Bu evin kirası benim üzerimedir. Faturalarını ben ödüyorum. Arkadaşlarımla beraber yaşıyordum. 'Giresun' diye kod adım olduğu iddia ediliyor. Bana Giresunlu Mustafa olarak hitap edilir, sebebi grubumuzda 4-5 tane Mustafa olmasıdır. Ev aramasında ruhsatlı tüfek ile Glock marka tabanca, Dragos’ta ise benim üzerime ruhsatlı Baretta marka tabanca ele geçirilmiş. Ben Baretta’yı yanımda taşır, Glock tabancayı evimde bulundururum. Operasyon sabahı biz yayından sabah 04.00’te çıkmıştık. Kalabalık bir ortamda oturuyorduk. Otururken belimi rahatsız etmesin diye silahımı çıkarıp yanıma koyarım. O gün silahımı orada unuttum. Operasyon yapılacağını bilseydik, ben silahımı orada bırakır ya unutur muydum? Evime gidince silahımın yanında olmadığını fark ettim. Fark eder etmez de operasyon yapıldı." ifadelerini kullandı.

Işık, Modern Mimarlık Mühendislik Peyzaj Proje Danışmanlık Şirketi’nin idari mali işler sorumlusu olarak çalıştığını, yüklü miktarda para, çek ve senet gibi değerli eşyalar taşıdığından can güvenliğinin tehlikede olduğu gerekçesiyle Giresun Valiliği’nden silah ruhsatı aldığının tespit edildiğinin hatırlatılması üzerine, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Giresun’dan silahı ilk alanlardanım. Gruptaki diğer arkadaşlarıma da Giresun’dan ruhsat almalarını ben söylemedim. Giresun’dan silahın kolay alındığını duydum, sebebini ben de bilmiyorum. Ben ve Cemil Gültekin, müracat ettik, 1 ay gibi kısa sürede ruhsatı aldık. Arkadaş grubunda bundan bahsederken diğer arkadaşlar da duydu, onlar da oradan aldılar. Sanırım Giresun’da ruhsatsız silahları ruhsatlandırmaya da çalışıyorlar. Ben değil ikinci, imkanım olsa 4. ve 5.'yi de almak isterim. Silahlara özel bir ilgim var."

Hakkındaki cinsel saldırı suçlamalarına ilişkin de savunma yapan sanık Işık, müşteki B.K.’nın arkadaşı olduğunu, bu kişinin kendisine ilgisi olduğunu, günde 200-300 kez aradığını söyledi. Sanık, B.K. ile aralarında herhangi bir cinsel birliktelik yaşanmadığını da ileri sürdü.

Sanık Işık, müşteki H.A. (İddianameye göre olay tarihinde 18 yaşından küçük) ile de aralarında cinsel birliktelik yaşanmadığını, kendisine cinsel istismarda bulunmadığını, uygunsuz fotoğraf ve videoları çekip ailesine göstermekle tehdit etmediğini, örgütün cezalandırma yöntemi olduğu iddia edilen "turnike" sistemine sokmadığını, Adnan Oktar’ın yanına götürerek Oktar tarafından cinsel yönden istismar edilmesinde yardımda bulunmadığını iddia etti. Işık ayrıca H.A. ile tanıştığında 18 yaşının içinde olduğunu, ısrarla yaşının küçüğe çekilmeye çalışıldığını öne sürdü.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten sanık Gülcan Karakaş’ın, cezaevi koşulları nedeniyle kendisi hakkında aleyhte beyanlarda bulunduğunu iddia eden sanık Işık, "Gülcan Hanım çok zorlu ortamlara girdi. Tanıdığı kim varsa onları söylemiş, beni de tanıdığı için söylemiş. Hukuk fakültesi öğrencilerini kandırmaya çalışıp örgüte kazandırdığım, kendimi hukuk bürosu yöneticisi olarak tanıştırdığım iddiası yalan. Ben kimseye böyle bir şey söylemedim." savunmasını yaptı.

Sanık Işık, hukuk bürosunda çalıştığı dönemde hukuk işleri için sık sık adliyelerde bulunduğu belirterek, “İşimiz olan bütün adliyelerde oluyordum. İş yoğunluğumuz çoktu. İşimin tanımı gereği dilekçeleri verip iş takibi yapıyordum. Eskiden ön bürolar yoktu. Avukatın verdiği dilekçeyi kaleme götürüyordum, onlar da beni hakim savcıya havele ediyorlardı. Bundan ibarettir. Kimseye rüşvet vermedim.” İfadesini kullandı.

Müştekilerden Emre Yaşar Ertüzün’ün, dedesi Cevat Babuna’nın cenazesine silahlı olarak katılıp, daha sonra Ertüzün hakkında örgüt tarafından tertip edilerek yapılan şikayette yalan tanıklık yaptığı iddialarına ilişkin de kendini savunan Işık şu iddialarda bulundu:

"Emre, somut bir şekilde bana iftira atıyor. Emre’nin hem dayısı (Oktar Babuna) hem de hanımefendiler (Tuba, Hüma, Eda Babuna ve Ceyda Ertüzün) benim canım gibi sevdiğim arkadaşlarımdır. Evet cenazeye gittim. Bu ailenin kendi içinde husumetleri var. Ben silahımı yanımdan ayırmazdım, o gün de yanımdaydı. Bence Emre bu operasyonu fırsat bilerek, üzerindeki dosyalardan kurtulmaya çalışıyor. Orada gerçekten olay çıktı, bununla ilgili soruşturma devam ediyor. Emre’nin karısı da benden şikayetçi, hakkında internette karalama yaptığımı söylüyor. Kendisini sadece 1 kez cenazede gördüm."

- "Adnan Oktar'ın koruması değilim"

Bir müşteki avukatı, Adnan Oktar ve sanık Işık’ın aynı karede bulunduğu fotoğrafları mahkeme heyetine sunarak, "Fotoğraflarda, Adnan Oktar’ın arkasında el pençe divan durduğunuz ve kulağınızda telsiz olduğu görülüyor. Bu fotoğraftaki kişi siz misiniz? Adnan Oktar’ın korumalığını mı yapıyorsunuz?” diye sordu.

Sanık, "Allah beni Adnan Ağabey’in yanında uzaklaştırmasın. Kulağımdaki telsiz kulaklığıdır. O Çırağan’da Mayıs 2018’de bir iftar organizasyonudur. Kalabalık bir organizasyondu. Müslümanım, bulunduğum her ortamda herkesi korurum. Adnan Oktar’ın korumalığını yapma görevim yoktur. Bin kişi var orada, o anda fotoğraf öyle denk gelmiş. Fotoğraf hoşuma gitmiş ki sosyal medyamda paylaşmışım." karşılığını verdi.

Işık, müşteki avukatının "Fotoğrafların birini sizin instagram hesabınızdan, ikisini A9 televizyonunun videolarının farklı dakikalarından durdurup ekran görüntüsü aldım. Sürekli Adnan Oktar’ın arkasında aynı şekilde durmanız tesadüf mü?" sorusunu da "Siz az bile bulmuşsunuz avukat hanım, bin tane bile çıkar." yanıtladı.

Duruşmaya 21 Ekim Pazartesi günü sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :