Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Acıları bal eylemek

Bayram, sevinç demek, mutluluk demek. Şimdi nereden çıktı “acıları bal eylemek” sözü.

İnsan ve toplum hayatı, böyle bir şey. Ne hep iyi ve ne de hep kötü.. Adeta hayat, zıtlar üzerinde kurulmuş.

Ülke olarak bizler, sirkülasyonu bol olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Buraya egemen olan, Doğu ve Batı’ya egemen olur. Tam da yolların kesiştiği bir kavşak: Anadolu... Onun için bu kadim coğrafyanın kaderi değişmiyor.

Her ne kadar acı ve bal kelimeleri birbirine zıt olsa da birlikte yaşamak zorundayız. Çünkü “coğrafya kaderdir” der İbn Haldun.

Eğer biz bu coğrafyada huzur içerisinde yaşamak istiyorsak, öncelikle gönüllerimizi sevgi ile dış dünyamızı da çağın en güçlü savunma silahlarıyla tahkim etmeliyiz.

Her zaman ayık ve uyanık olmalıyız.

Kaç zamandır şöyle bir ağzımızın tadıyla bayramları idrak edemedik.  İnsanlığın son adası, Anadolu hep kuşatılmak isteniyor. Sapı bizden yerli ve yabancı hâinlerle kavgamız sürüyor. Mayası sağlam bu aziz millet, can pahasına, mal pahasına direniyor. Teslim olan halklara, öyle olmaz böyle olur şeklinde direniş örnekliği gösteriyor.

Milletimizin bir sabır taşı var. O çatladı mı, kimse önüne geçemez. Tarih boyunca milletimizin hasletleri arasında iyilik, adalet, merhamet, ötekine katlanma, hoşgörü gibi değerler vardır. Zor zamanlarda bile bu değerler hep canlıdır.

Bizler, dış güçlerin desteğiyle tezgâhlanan 15 Ağustos darbe girişimini yaşadık.  Şehitlerimiz ve gazilerimiz var. Hala sıcaklığı devam ediyor. Her gün “gök ekini biçmiş gibi” dizelerinde  teşbih diliyle ifade edilen  “gençliğinin baharında evlatlarımız” bu milletin değerleri için toprağın kara bağrına düşüyor.

 İçte ve dışta tüm savunma hatlarında direniş bütün hızıyla sürüyor.

Öte yandan yardımsever milletimiz, bütün bu acılara rağmen, Kurban Bayramının gelişiyle birlikte ülke sınırlarının dışına taşıyor. Tüm Osmanlı coğrafyasında kurbanlar kesmek suretiyle, hem yoksullarla ekmeğini paylaşıyor ve hem de dertli coğrafyamızın nabzını tutuyor.  Adeta nasıl bir ümmet olmamız gerektiğinin adresini de gösteriyor. Bu alicenaplık sanki sadece bu millete özgü bir haslet..

Kimi kardeşimiz, Batum’dan, bir diğeri Bakü’den, bir başkası, Hartum’dan, Halep’ten, kimileri de derin Afrika’nın içlerinden ses veriyor, kardeşleriyle seslerine ses katıyor. Bu büyük millet olmanın erdemi.

İşte bizler böyle bir bayramı yaşıyoruz, yaşadık..

“Günler insanları arasında nöbetleşedir.” Biz bir nöbet değişiminin arifesinde yaşıyoruz. İnşallah İslam milletleri olarak tekrar hakikatin nöbetine hazırlanıyoruz.

Unutmayalım, Bayramlarımızın buruk geçmesi, aydınlık günlerin habercisidir.

Bayramımız, bayram ola!...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.