ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına tepkiler

ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına tepkiler

İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Atalay:- "Amerika'nın bu tavrı, İsrail'in işgal altındaki Kudüs'ü kendi egemenliğine almayı kolaylaştırmaktan başka bir amaç taşımamaktadır. BM Genel Kurulu, Amerika'nın bu yanlış ve hukuksuz

TBMM (AA) - İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı, AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, "Amerika'nın bu tavrı, İsrail'in işgal altındaki Kudüs'ü kendi egemenliğine almayı kolaylaştırmaktan başka bir amaç taşımamaktadır. BM Genel Kurulu, Amerika'nın bu yanlış ve hukuksuz kararını tanımayacağına dair acilen bir karar almalıdır." dedi.

Atalay, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar ve Türkiye - Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, Mecliste bazı AK Parti milletvekillerinin katılımıyla basın toplantısı düzenleyerek ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasını protesto etti.

Orhan Atalay, Amerikan Senatosunun 23 Ekim 1995'te İsrail büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı aldığını anımsatarak, kararın her 6 ayda bir uzattıldığını, ancak ABD yönetiminin dün alınan kararı resmen ilan ettiğini söyledi.

Söz konusu kararın, İsrail'in Kudüs'ü ve işgal ettiği toprakları ilhak ettiğini açıkça tanımak anlamı taşıdığını vurgulayan Atalay, şöyle devam etti:

"Bu karar BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi'nde Kudüs'ü de içeren işgal altındaki topraklarla ilgili alınmış onca kararı hiçe saymaktır. Karar, Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında daha önce yapılmış Oslo Sözleşmesi ile de açıkça çelişmektedir. Amerika'nın bu kararı Washington'un Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabulü demektir. Bu da doğusu ile batısıyla Kudüs'ü İsrail'in ebedi başkenti kabul etmiş İsrail parlamentosunun kararına aynen iştirak etmek demektir. Karar, güç ve kuvvet kullanarak bir başkasının topraklarının işgal edilmesini yasaklayan BM sözleşmesi ve uluslararası kararı açıkça çiğnemek demektir. Bu karar, BM Genel Kurulu'nun 29 Kasım 1947 tarihli iki devletli bir çözümü ve Kudüs'ü BM gözetiminde özel statüye alan kararı da çiğnemektedir. Bu karar, İsrail'in Kudüs'ün statüsüyle ilgili atacağı her adımın geçersiz sayılacağını açıkça ifade eden BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi'nin kararlarını görmezden ve bilmezden gelmek demektir.

BM Genel Kurulu'nun 1967 tarih ve 2254 sayılı kararının, İsrail'in Kudüs'ün statüsünü değiştirecek her türlü girişimi ilga etmeye çağırdığını hatırtalan Atalay, "BM Güvenlik Konseyi'nin 25 Eylül 1971 sayılı kararı İsrail'in arazi müsaderesi, sakinlerinin nakli, Kudüs'ün bir kısmı dahil İsrail'e ilhakını içerecek şekilde Kudüs ile ilgili yapacağı yasal ve anayasal her türlü icraatın batın olduğunu ve hiçbir meşru netice doğuramayacağını söyler. BM Genel Kurulu Aralık 1995 tarihli 50/22 sayılı kararın A ve B bentleri her türlü diplomatik faaliyetlerin Kudüs'e yönlendirilmesini yasaklamakla birlikte Suriye Golanına ilişkin Lahey ve Cenevre sözleşmelerini de teyit eder." diye konuştu.

Kararın aynı zamanda Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin özel mülkiyetlerinden kaynaklı haklarını gaspetmek anlamına geldiğini vurgulayan Atalay, "Bütün bunlar, BM Genel Kurulu'nda 1970 yılında alınmış 'başkasına ait bir bölgeyi, güç ve kuvvet yoluyla almış olmak onun meşruiyetini kabule imkan vermez' ilkesiyle de açıkça çelişmektedir." dedi.

Orhan Atalay, ABD'nin bu tavrının, İsrail'in işgal altındaki Kudüs'ü kendi egemenliğine almayı kolaylaştırmaktan başka amaç taşımadığının altını çizerek, "BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyini Amerika'nın bu kararını tanımamaya ve diğer devletleri Kudüs'e diplomat göndermemeye davet ediyoruz." diye konuştu.

Uluslararası Arap ve İslam ülkeleri teşkilatlarının, bölgesel ve ulusal tüm örgütlerin ABD'nin bu kararını yok sayması gerektiğini belirten Atalay, "Dünya parlamentoları Amerikaya baskı yapıp, Kudüs ile ilgili daha önce almış oldukları tahahütlerine bağlı kalmalıdırlar. BM Genel Kurulu, Amerika'nın bu yanlış ve hukuksuz kararını tanımayacağına dair acilen bir karar almalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal edemeyeceksiniz"

Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan da ABD yönetiminin aldığı kararın kabul edilemez ve yok hükmünde olduğunu açıkladı.

Kudüs meselesinin sadece Türkiye'de yaşayan 80 milyonu değil, 1,5 milyarlık İslam dünyasını ilgilendirdiğini ifade eden Turan, "İslam dünyası şu an ayaktadır. Kudüs sadece İslam dünyasının da meselesi değildir. Kudüs insanlığın ortak mirasıdır. 3 semavi dinin merkezi, ibadet mabedleri olan önemli bir şehirdir. Bu haliyle İsrail’in başkenti ilan edilmesine katkı sunmak diğer inanç mensuplarına tecavüz, inanç hürriyetine saldırıdır. Uluslararası hukuku hiçe saymaktır." dedi.

Hak, hukuk, adalet ve özgürlük kaygısı, düşüncesi, duyarlılığı olan hiçbir insanın ABD'nin bu kararını tanımasının mümkün olmadığını dile getiren Turan, şunları söyledi:

"Kararla Ortadoğu'daki barış çabaları da torpillenmiş demektir. Ortadoğu'ya barışın gelmesi, Filistin'deki işgalin kalkması, İsrail'in kendi sınırlarına çekilmesiyle mümkündür. Bölgede kan ve gözyaşının eksik olduğu gün yok. Bölgenin sıkıntılarından istifade ederek, Kudüs’ün İsrail'e peşkeş çekilmesi anlamına gelen bu karar meşru değil ve kabul edilmemez. Bu kararı tanımıyoruz, hiçbir zaman da tanımayacağız. Belki Kudüs'ü fiilen işgal edebilirsiniz ancak yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal edemeyeceksiniz. Kudüs asli statüsüne kavuşana kadar asil mücadelemize devam edeceğiz."

- "Karar, bölgedeki barış ve istikrar ortamını ortadan kaldırdı"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar da ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesinin tam bir hukuksuzluk hali olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti olarak BM kararlarını ve uluslararası hukuku ihlal eden böylesi bir kararı tanımamız mümkün değildir. ABD'nin bu kararı bölgedeki barış ve istikrar ortamını ortadan kaldırmıştır. Ortadoğu'daki sorunlar gözardı edilerek atılan hesapsızca adımlar bölgemizi ateşe atacak, kan ve gözyaşı getirecektir." diye konuştu.

Trump yönetiminin aldığı bu kararın hiçbir tarafa fayda sağlayamayacağını dile getiren Serdar, kararın uluslararası düzeyde bazı gerilimlere sebep olacağını da ifade etti.

Kararın zor, hassas ve kırılgan yapıya sahip Ortadoğu'da vahim ve acı sonuçlar doğuracağına dikkati çeken Serdar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimiz bir kez daha insanlık dramlarıyla karşı karşıya gelecek, hak ihlallerine maruz kalacaktır. Kudüs dinler için kutsal olmakla birlikte, Müslümanların ilk kıblesi ve Harem-i Şerifimizdir. Bütün Müslümanların ortak değeri olan Kudüs'ün mevcut statüsünün muhafaza edilmesi, Mescid-i Aksa ve diğer kutsal mekanlara saygı gösterilmesi bizim için son derece önemlidir. Gözbebeğimiz olan Kudüs politik ihtiraslara kurban edilemeyecek kadar mukaddestir. Bu nedenle alınan bu karar bizim için yok hükmündedir. İslam dünyası bir ve beraber olarak haklı davasını savunmaya devam edecektir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatı'nı olağanüstü toplantıya çağırmasının önemine işaret eden Serdar, 13 Aralık'ta gerçekleştirilecek toplantıda konunun bütün boyutlarıyla ele alınacağını dile getirdi. Uluslararası hukuka ve evrensel değerlere aykırı kararın tekrar gözden geçirilmesi için dünya kamuoyuna sesini yükseltme çağrısı yapan Serdar, uluslararası toplumun gerekli girişimlerde bulunmasını istedir.

Serdar, aksi takdirde bu kıvılcım bütün dünyayı yakacak bir alev topuna dönüşeceğini belirterek, "Kudüs'ün dini ve tarihi kudsiyetine dokunmamak sadece Müslümanlar için değil bütün dünyanın sorumluluğudur. ABD ve Trump yönetimi bu kararıyla Ortadoğu'daki barış görüşmelerinde kendini denklemin dışına itmiştir. Sorumsuzca alınan kararların bedelini tüm insanlığa ödettiremeyiz. Tüm uluslararası insan hakları kuruluşlarını sorumsuz ve hukuksuz karar karşısında tavır almaya çağırıyoruz. Tarih sorumsuz liderlerin insanlığa çok bedel ödettiğine tanıklık etmiştir. Yeni bir bedeli insanlığa ödetmemek adına uluslararası tüm insan hakları kuruluşlarını bu konuya duyarlı olmaya, uygun hukuku pozisyonu almaya davet ediyoruz." diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :