AB Batı Balkanları hatırladı

AB Batı Balkanları hatırladı

Son dönemde genişleme politikasını rafa kaldıran AB, Batı Balkanlarla genişlemeye geri dönüyor- AB'nin Batı Balkanlar stratejisini açıklamasının ardından, bölgeye ilginin yüksek düzeyli ziyaretler, zirveler ve AB üyeliğini teşvik eden açıklamalarla destek

BRÜKSEL/SARAYBOSNA - ŞERİFE ÇETİN/KAYHAN GÜL - Sığınmacı kriziyle genişleme stratejisini rafa kaldıran Avrupa Birliği'nin (AB), son zamanda özellikle Batı Balkanlara yönelik genişleme politikasını tekrar etkinleştirmesi dikkati çekiyor.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn’ın şubat başında AB Komisyonunun Batı Balkanlar Stratejisi’ni açıklamasının ardından, AB’nin bölgeye ilgisinin de birden arttığı görülüyor.

Belgeyi tanıtan Mogherini, "AB'nin kapısı açık. Batı Balkanların AB üyeliğine ilişkin net bir yol var. AB, 27 ülkeden oluşmak zorunda değil." ifadeleriyle Batı Balkan ülkelerinin AB üyeliğine desteğini vurguladı.

Belgenin açıklanmasının ardından AB yetkililerinin Batı Balkan ülkelerine yaptıkları ziyaretlerde de hissedilir artış gözlendi. Hahn, stratejinin açıklanmasının ardından AB'ye katılım müzakerelerine devam eden Sırbistan ve Karadağ'ı ziyaret etti. Bu ziyaretleri sırasında, Hahn, stratejide de belirtilen 2025 tarihinin bu ülkelerin üyeliğine ilişkin net bir tarihten çok bir perspektif olduğunu söyledi.

Son olarak AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile AB Komiseri Hahn, bölgedeki 6 ülkeyi kapsayan bir tur yaptı. Juncker ve Hahn, sırasıyla Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek ve Kosova’yı ziyaret etti. Mogherini de Kosova'ya giderek ziyaretin son ayağına katıldı.

Diğer yandan, mayısta Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da AB liderlerini 6 ülkenin lideriyle bir araya getirecek AB-Batı Balkanlar Zirvesi'nin de AB'nin artan ilgisini açık bir şekilde gösteriyor.

AB yetkilileri, bölge ülkelerine verdikleri mesajlarda ikili sorunların üyelik öncesinde halledilmesi gerektiğine dikkati çekerken bu ülkelerin “doğal yerinin AB olduğunu” da söylemeyi unutmadı.

Juncker'in 2015'te komisyon başkanlığını devraldığında, AB'nin genişlemesi politikasının gündeminde olmadığını belirtmesine rağmen, Komisyon Başkanının son dönemde Batı Balkan ülkelerinin AB üyeliğine yönelik artan desteği dikkati çekti.

- "AB yeni genişleme politikasıyla geri döndüğünü göstermek istiyor"

Bosna Hersekli AB uzmanı Adnan Huskic, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, AB’nin Batı Balkanlar için önemli olduğunu vurgulayarak bölge ülkelerinin geleceğini AB üyeliğinde gördüğünü kaydetti.

Eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan ülkelerin tamamının, stratejik hedef olarak AB üyeliğini belirlediğini söyleyen Huskic, NATO üyeliği hedefinden farklı olarak AB’ye üyeliğin tüm ülkelerin hedefi olduğuna işaret etti.

Huskic, 2003’teki Selanik Zirvesi'nden bugüne bölgedeki tüm ülkelerin AB ile resmi bir ilişki içine girdiğini belirterek bu noktada en büyük sorunun halen AB’nin 5 üyesi tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmayan Kosova ile yaşandığını ifade etti.

Batı Balkanların AB için neden önemli olduğunu da değerlendiren Huskic, bunun iki başlıca nedeni olduğunu söyledi.

Huskic, ilk nedenin, AB’nin yeni genişleme politikasıyla geri döndüğünü göstermek olduğunu belirterek 2008-2009 döneminde baş gösteren krizin, İngiltere’deki Brexit referandumu ile devam eden gelişmelerin ve AB'nin geleceğini de etkileyecek iç tartışmaların ardından açıklanan Batı Balkanlar Stratejisi ile genişleme konusunda geri döndüklerini yeniden teyit ettiklerini savundu.

AB Komisyonunun bu belgeyle “AB’nin çalkantılı dönemi geride bıraktığı ve genişleme politikasına geri döndüğü mesajını vermek istediğini" kaydeden Huskic, AB’nin geçmişine de bakıldığında sürekli olarak genişlediğinin, üye sayısının arttığının görülebileceğini söyledi.

AB’nin Batı Balkanları hem politik hem de jeostratejik olarak kendisinin bir parçası olarak gördüğünü vurgulayan Huskic, bu nedenden dolayı yeni genişleme politikasının bu bölgeyi kapsadığını ifade etti.

- Batı Balkanlarda yeni aktörler

Bölgenin AB için neden önemli olduğunun ikinci sebebinin de AB'nin kendi içinde çalkantılı bir dönem geçirdiği sırada bölgede ortaya çıkan diğer aktörler olabileceğini belirten Huskic, bu aşamada gelişmeler ve açıklamalar dikkate alındığında bu aktörlerin Rusya ile Türkiye olduğunun söylenebileceğini kaydetti.

Huskic, bu iki ülkenin bölgedeki varlığının, sadece Batı ile Rusya arasındaki kırılmalar değil, aynı zamanda Türkiye ile AB arasındaki kırılmalar da göz önüne alındığında, Batı Balkanların daha sıkı bir şekilde AB’ye bağlanması gerektiği fikrinin ortaya çıktığını savundu.

Türkiye’nin bölgedeki etkisinin sıklıkla gündeme geldiğini, bununla aynı zamanda Rusya’nın da bölge üzerindeki etkisine işaret edildiğini söyleyen Huskic, saydığı bu iki sebebin, Batı Balkan Stratejisi'nin açıklamasında önemli etki yarattığını belirtti.

Merkezi Brüksel'de bulunan düşünce kuruluşu Avrupa Politika Çalışmaları Merkezinin (CEPS) Kıdemli Uzmanı Erwan Fouere, "Rusya'nın AB'nin son yıllarda bölgede bıraktığı boşluktan faydalandığı şüphe götürmez." dedi. Rusya'nın bölgedeki ekonomik faaliyetlerinin "sıfıra yakın" olmasına rağmen" özellikle Kırım krizinin ardından "agresif bir dış politika" yürüttüğüne dikkati çeken Fouere, böylelikle AB reform ajandasına bir alternatif sunduğunu ifade etti.

Öte yandan Çin'in de "Tek Kuşak, Tek Yol" girişimiyle bölgede aktif yatırım yaptığını belirten Fouere, bölge ülkelerinin dış yatırıma yönelik istekli olduğunu ancak uzun vadede bu durumun bölgeleri borç döngüsüne sokabileceği uyarısında bulundu.

- AB kendi çıkarlarını gözetiyor

"Batı Balkanların birliğe üyeliği, AB'nin de çıkarına" diyen Mogherini, birliğin Batı Balkanlara yönelik genişleme sürecini kendi çıkarı için de desteklediğini gösteriyor.

Bölgedeki altı ülke, coğrafi olarak AB'ye üye ülkelerle sarılmış olmanın yanı sıra 2015 yılında patlak veren mülteci krizinde binlerce sığınmacının Batı Balkanlardan geçerek Batı Avrupa ülkelerine ulaştığı görülüyor.

AB, aday ülkelerin üyelik için yapacağı reformlarla bir yandan bölgeye refah ve istikrarın geleceğini, böylelikle güvenliğe katkı sağlanacağını, diğer yandan da kendi çıkarlarıyla uyumlu hareket eden ülke sayısının artacağını değerlendiriyor.

Fouere ise AB'nin çok uzun yıllar boyunca Batı Balkan ülkelerinin üyelik isteklerini "cepte gördüğünü" ve bu nedenle birçok ülkedeki siyasi sıkıntıları ve "uyarı sinyallerini" kaçırdığını belirtti.

AB'nin bölgede istikrarı hukukun üstünlüğüne tercih ettiğini kaydeden Fouere, "AB komşu bölgesinde yenilgiyi göğüsleyemez. Bu nedenle artık elindeki tüm imkanları bölgedeki reform sürecine katkıda bulunmak için kullanacak." değerlendirmesinde bulundu.

- Bulgaristan ilk dönem başkanlığında iz bırakmak istiyor

AB'ye 2007'de üye olan ve ilk defa AB Konseyi dönem başkanlığını haziran sonuna kadar üstlenen Bulgaristan da bu dönemde Batı Balkan ülkelerinin üyelik sürecine katkı sağlamış olarak anılmak istiyor.

Kendini avro ve Schengen bölgesine de dahil etmek isteyen Bulgaristan'ın dönem başkanlığı öncelikleri arasında Batı Balkan ülkelerinin üyelik sürecini hızlandırmak bulunuyor.

Öyle ki mayıs ayında Bulgaristan'ın girişimleri sonucu başkent Sofya'da düzenlenecek AB-Batı Balkanlar Zirvesi de bu görüşü destekliyor. Zirveye ilişkin konuşan Bulgaristan’ın AB dönem başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı Lilyana Pavlova, "AB üyelik sürecini uzun vadeli ve geri dönüşü olmayan bir amaç olarak ön plana çıkararak AB'nin bu alanda ivme kaybetmesini engelleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

AB'nin güvenlik ve istikrarı için kilit öneme sahip Batı Balkanlar bölgesinde Rusya, Çin ve Türkiye gibi aktörlerin nüfuzunu artırması, birliğin Batı Balkanları "tekrar hatırlaması"nda önemli rol oynadığı düşünülüyor.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :