9. Avrasya İslam Şurası

9. Avrasya İslam Şurası

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "Bu toplantının (9. Avrasya İslam Şurası) asıl önemi, Türkiye'de 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin ardından yapılıyor olmasıdır. Ülkemizdeki darbe klasik bir darbe girişimi olsaydı, bu şuranın gündeminde yer almazdı. 15 Te

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9. Avrasya İslam Şurası'nın asıl öneminin, Türkiye'de 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin ardından yapılması olduğunu belirterek, "Ülkemizdeki darbe klasik bir darbe girişimi olsaydı, bu şuranın gündeminde yer almazdı. 15 Temmuz'u farklı ve bu heyet açısından önemli kılan husus; darbe girişiminde bulunanların kendilerini dini bir cemaat, liderlerini de sözüm ona mehdi olarak görüyor olmalarıdır." dedi.

Erdoğan, "Avrasya'da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" temalı 9. Avrasya İslam Şurası'nın açılışındaki konuşmasında, Diyanet İşleri Bakanlığınca düzenlenen şuranın başarılı geçmesini, Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.

Avrupa'dan, Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan, Karadeniz Havzasından, Volga Bölgesi'nden ve Orta Asya'dan toplantı için Türkiye'ye gelen alimlere, din adamlarına hoş geldiniz diyen Erdoğan, bu toplantının Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren İstanbul'da, şehrin güzelliklerini en çarpıcı biçimde yansıtan mekanlardan biri olan Dolmabahçe külliyesinde gerçekleştirilmesinin de ayrıca önemli olduğunu kaydetti.

Erdoğan, bu toplantının asıl öneminin, Türkiye'de 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin ardından yapılması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Ülkemizdeki darbe klasik bir darbe girişimi olsaydı, bu şuranın gündeminde yer almazdı. 15 Temmuz'u farklı ve bu heyet açısından önemli kılan husus; darbe girişiminde bulunanların kendilerini dini bir cemaat, liderlerini de sözüm ona mehdi olarak görüyor olmalarıdır. Darbecileri motive eden, yıllar boyunca kendilerini gizlemek için adeta çift kişilikli bir hayat sürmeye iten, sonuçta kendi milletine ve ülkesine silah doğrultacak, kan akıtacak şekilde gözlerini karartan sebepleri çok iyi tahlil etmeliyiz. Çünkü bu tehdit sadece Türkiye'ye mahsus bir tehdit değildir. İslam coğrafyasını kana ve ateşe bulayan El- Kaide gibi, DEAŞ gibi, bu tür örgütlerin de kendilerince çok ulvi gayelere hizmet ettiğini düşünen kişilerden oluştuğunu unutmamalıyız. Fetullahçı Terör Örgütü, kısaca FETÖ olarak adlandırdığımız yapı hem itikadi sapkınlığıyla hem de eğitim ve ticaret odaklı yöntemleriyle Müslümanlar ve tüm dünya için DEAŞ kadar önemli bir tehdittir."

- "FETÖ bir cemaat veya dini grup değil"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra ağustos ayı başında toplanan, ülkenin en önde gelen alimlerini, din adamlarını ve eğitimcileri bir araya getiren Olağanüstü Din Şurası'nda bu konuda önemli tespitlerin yapıldığını söyledi.

Her şeyden önce FETÖ'nün bir cemaat veya dini grup olmadığı üzerine görüş birliğine varıldığını anlatan Erdoğan, bu örgütün dini istismar eden, amaçları için her türlü yöntemi meşru gören, şaibeli kaynakları olan, ümmeti ve tevhidi parçalamak için çalışan, gizli yapısı sebebiyle gerçek yüzü görülemeyen bir fitne hareketi olduğunu kaydetti.

Erdoğan, "Avrasya coğrafyası, FETÖ'nün ülkemiz dışındaki ilk açılım alanı ve en yoğun faaliyet gösterdiği bölgedir. Doğu Avrupa ve Orta Asya'da uzun bir fetret döneminin ardından elde edilen özgürlük ortamı, bu örgüt tarafından alabildiğince istismar edilmiştir. Bölgedeki Müslümanların hizmete, ihyaya, irşada en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde öne çıkan bu örgüt, maalesef sadece kendi hegemonyasını kurmak için çalışmıştır. Bu şura vesilesiyle FETÖ'nün gerçek yüzünün Avrasya coğrafyasının her köşesinde çok daha hızlı bir şekilde ifşa edileceğine inanıyorum. Sizlerden, bu gayreti, bu desteği özellikle bekliyoruz, bekliyorum."

İslam dünyasının sadece terörizm saldırısı altında acı çekmekle kalmadığını, aynı zamanda terörizm bahane edilerek hem bölünmeye çalışıldığını, hem de ağır ithamların hedefi olduğunu belirten Erdoğan, özellikle Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ve Güney Asya'da yaşanan terör eylemlerinde ölenlerin ve öldürülenlerin Müslüman olduğunu, öldürenin "Allahuekber" diyerek öldüğünü, ölenin de "Allahuekber" diyerek son nefesini verdiğini dile getirdi.

- Mezhepçilik fitnesi

Erdoğan, burada çok büyük bir sorun olduğunu vurgulayarak, bu durumunun terör bahanesiyle İslam coğrafyasını müdahalelere açık hale getirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Üstelik tek mesele de bu değil. Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasına müdahalelere kapı açan bir diğer önemli gerekçeyi oluşturuyor. Bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, geçmişte Lübnan'da, hatta bir dönem Türkiye'de aynı oyun oynandı, oynanıyor. Her fırsatta ifade ettim. Yanlış anlamalar vesaire olabilir ama söyleyeceğim. Benim Sünnilik, diye bir dinim yoktur. Benim Şiilik, diye bir dinim de yoktur. Benim dinim din-i mübin olan İslam'dır. İslam'ın tüm sahih yorumları benim için hürmete layıktır. Elbette şahsen benim de tabi olduğum bir yorum var. Ama asla bu yorumu dinimin, yani İslam'ın üzerine çıkarmadım, çıkaramadım. Maalesef yanlış ve tehlikeli bir şekilde bunu yapan gruplar ülkeler olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. İslam dünyasının içine saçılan fitne tohumları Müslüman kanının dökülmesi olarak karşımıza çıkıyor. El-Kaide gibi, DEAŞ gibi, Boko Haram gibi örgütler işte bu zaafları kullanarak kendilerine alan açıyor, taraftar topluyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyası ve Müslümanların kendi içlerinde birlik olmaları, sorunların çözümlerini çatışmalarda değil, istişarede, saygıda, hoşgörüde aramaları durumunda bu terör örgütlerinin asla varlık gösteremeyeceğini söyledi.

Bu örgütlerin aynı zamanda çeşitli güçlerce desteklenen proje ürünü yapılar olduğunun da bilindiğini ifade eden Erdoğan, ancak her şeyi dış güçlere, küresel odaklara bağlama yanlışına ve kolaycılığına da kapılınmaması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, "Unutmamalıyız ki bu projeye hayat veren kendi içimizdeki eksiklerdir, hatalardır, hırslardır, husumetlerdir." dedi.

"İğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batırmalıyız" şeklindeki atasözünü anımsatan Erdoğan, "Yani sorunun asıl kaynağını, önce kendimizde aramalı, sonra başkalarını sorgulamayız. İslam düşmanlığı yapanlara, malzemeyi kendi ellerimizle verdiğimiz sürece dökülen Müslüman kanlarının önüne geçemeyiz." diye konuştu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :