3. Afrika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi

3. Afrika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3)- "Bir dönem nüfusunun yüzde 70-80'i Müslüman olan Doğu ve Batı Afrika'daki birçok ülkede Müslüman artık azınlık durumundadır. Bizler de gittiğimiz yerlerde adı Mustafa, Ahmet, Abdullah olan ancak İslam'la bağını kop

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir dönem nüfusunun yüzde 70-80'i Müslüman olan Doğu ve Batı Afrika'daki birçok ülkede Müslüman artık azınlık durumundadır. Bizler de gittiğimiz yerlerde adı Mustafa, Ahmet, Abdullah olan ancak İslam'la bağını koparmış pek çok insana ne yazık ki rastlıyoruz. Şüphesiz bu yürek dağlayıcı tablonun oluşmasında uzun yıllardır büyük güçlerin himayesinde yürütülen misyonerlik faaliyetlerinin çok ciddi etkisi vardır. DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi terör örgütleri sebep oldukları kötülüklerle bu sürece katkı sunuyorlar." dedi.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen "Afrika: Çıkarsız Dayanışma, İyilikte Yardımlaşma" konulu 3. Afrika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin açılışında, Türkiye'nin "Dünya 5'ten büyüktür" ve "Kudüs kırmızı çizgimizdir" diyerek adaletsizliklere karşı tepkisini güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu, Türkiye'de olduğu gibi Afrika'da da "Gönülden yaparsan, gönüller kazanırsın" inancıyla çalıştığını dile getirdi.

Türkiye'nin sömürmenin değil, Afrika ülkeleriyle iş birliğini karşılıklı saygı, eşit ortaklı, adalet temelinde yükseltme peşinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hiç kimsenin ötekileştirilmediği, haksızlığa uğramadığı, kazan-kazan esasında yürüyen farklı bir işbirliğinin mümkün olduğuna inanıyoruz. Özellikle kıta ülkelerine yönelik Batılı devletlerin sergilediği o mütekebbir, müdahaleci, nobran tavırları asla tasvip etmedik, etmiyoruz. Biz, resul olmadan önce içinde yaşadığı toplumda el-Emin sıfatıyla tanınan bir peygamberin ümmetiyiz. Bunun için Resul-i Kibriya Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz, ümmetini tarif ederken 'Müslüman Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kişidir.' buyuruyor. Nitekim dinimiz İslam'ın çok kısa sürede farklı bölgelere yayılmasının gerisinde bu kutlu tavsiyeye sıkıca sarılan Müslümanların bilhassa da Müslüman tüccarların ve alimlerin çabaları vardır. Güzel ahlak ve müsamaha sahibi bu Müslümanlar, hayatlarıyla örnek olmuş, daima adaleti, hakkaniyeti gözetmiştir. Afrika'nın İslamlaşmasına bunlar öncülük etmişler, hatta Mozambik gibi kıtadaki kimi ülkelerin isim babası olmuşlardır."

- "İslam güneşinin balçıkla sıvanamayacağına tüm kalbimizle iman ediyoruz"

Erdoğan, son bir asra kadar nüfusunun yarıdan fazlası Müslüman olan Afrika'nın giderek bu özelliğini kaybettiğini belirterek, şunları söyledi:

"19. yüzyılın başında kıta nüfusunun sadece yüzde 7'si Hristiyan iken bugün bu oran yüzde 55'lere yaklaşıyor. Bir dönem nüfusunun yüzde 70-80'i Müslüman olan Doğu ve Batı Afrika'daki birçok ülkede Müslüman artık azınlık durumundadır. Bizler de gittiğimiz yerlerde adı Mustafa, Ahmet, Abdullah olan ancak İslam'la bağını koparmış pek çok insana ne yazık ki rastlıyoruz. Şüphesiz bu yürek dağlayıcı tablonun oluşmasında uzun yıllardır büyük güçlerin himayesinde yürütülen misyonerlik faaliyetlerinin çok ciddi etkisi vardır. Öyleyse görevimiz çok ağır. DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi terör örgütleri sebep oldukları kötülüklerle bu sürece katkı sunuyorlar. Uluslararası medya kuruluşları da yanlı, yanlış ve art niyetleri haberleriyle kamuoyunu İslam'dan soğutmaya çalışıyor. Yaşanan her menfur hadise sonrasında hemen 'İslami terör' ifadesinin piyasaya sürülmesinin altında yatan sebep budur. Kelime anlamı itibarıyla barış olan İslam'a terörü yüklemek en büyük hakarettir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil çünkü İslam bir barış dinidir. Bu medya kuruluşlarından hiçbiri Yeni Zelanda'daki cami saldırısı için 'Hristiyan terörü', Arakan'daki vahşet için 'Budist terörü' ifadelerini kullanmamıştır. Avrupa'da Müslümanların ibadethanelerini, iş yerlerini hedef alan saldırılara da 'Neonazi terörü' denildiğini göremezsiniz. Biz bunun tesadüf olmadığını, arkasında bilinçli bir İslam düşmanlığının yattığını çok iyi biliyoruz."

"Ancak onlar ne yaparlarsa yapsın, İslam güneşinin balçıkla sıvanamayacağına tüm kalbimizle iman ediyoruz." diyen Erdoğan, "Çünkü bu dinin sahibi alemleri Rabb'i olan Allah'tır. Tabii bu bu hakikat bir Müslüman olarak bizi görevlerimizden azade kılmıyor. Her birimizin Kur'an ve sünnet rehberliğinde yeryüzünde hakkın, adaletin, barış ve huzurun hakim olması için mücadele etmesi gerekiyor. Biz kendimizi düzeltirsek bir Müslümana yakışır şekilde hayatımızı idame ettirirsek, Rabb'imiz de nusretiyle bize yardımcı olacaktır." ifadelerini kullandı.

- "Yapay sınırlar bizim ufkumuzu belirleyemez"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk-Kürt, Arap-Farisi diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz birbirimizi etnik kimliğinden, kabilesinden, ırkından dolayı değil, sadece ve sadece Allah için, Allah'ın rızası için seveceğiz. Müslümanlar olarak ümmet bilincini, kardeşlik ahlakı ve hukukunu daima gözeteceğiz. Aramızda çizilen yapay sınırlar bizim ufkumuzu belirleyemez. Ufkumuz, ülkelerimizden hareketle tüm Afrika'yı, Afrika'dan hareketle de tüm dünyayı kuşatmalıdır." dedi.

Konuşmasının sonunda Erdoğan, zirve katılımcılarından toplumlarına Türkiye'nin dostluk ve kardeşlik mesajlarını iletmelerini istedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Erdoğan'a Afrikalı çocuklar tarafından yapılan ve üzerinde ayetlerin yazılı olduğu bir ahşap hediye etti.

Açılış programına, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katıldı.

(Bitti)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :