2017 Yılı Bütçesi Genel Kurulda

2017 Yılı Bütçesi Genel Kurulda

AK Parti Bartın Milletvekili Tunç: "Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği, ülkemize uygun bir hükümet modelini Meclis belirlemeli. Bunun adı 'başkanlık' da olabilir, 'cumhurbaşkanlığı sistemi' de olabilir, hiç far

TBMM (AA) - AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, "Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği, ülkemize uygun bir hükümet modelini Meclis belirlemelidir. Bunun adı 'başkanlık' da olabilir, 'cumhurbaşkanlığı sistemi' de olabilir, hiç fark etmez." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde konuşan Tunç, hükümet sistemi değişikliğinin rejim değişikliği olmadığını ifade ederek, "Parlamenter sistem de başkanlık sistemi de demokratiktir ve cumhuriyet rejiminin içerisindedir. Hangisinin tercih edileceği kurucu iktidarın, yani Meclisin ve nihayetinde milletin yetkisindedir. Başkanlık sisteminde parlamento daha güçlüdür. Parlamentonun koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, parlamentonun öngördüğü bütçeyle sınırlı olarak halka hizmet eden, seçimle gelip seçimle gidecek olan başkanın 'diktatör' olacağını iddia etmenin mantıki hiçbir izahı yoktur." görüşünü savundu.

Başkanlık sisteminde koalisyon ihtimalinin olmadığını ve istikrar ürettiğini belirten Tunç, "İstikrarın sonucu kalkınmadır, halkın refahının artması ülke ekonomisinin katlanarak büyümesidir. Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği, ülkemize uygun bir hükümet modelini Meclis belirlemelidir. Bunun adı 'başkanlık' da olabilir, 'cumhurbaşkanlığı sistemi' de olabilir, hiç fark etmez. Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanımızın şahsına hapsetmeden, çocuklarımızın geleceğini düşünerek, daha geniş bir yaklaşım sergileyerek gelecekte muhtemel kriz tehlikesini ortadan kaldıralım, Cumhuriyetimizi güçlendirelim." diye konuştu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milletle yaptığı toplantılarla Cumhurbaşkanlığı makamının soğuk, statükocu devlet kurumu olmaktan çıkarılarak "milletin evi" haline geldiğini vurguladı. Dalkılıç, "Sırf bu değişim bile, yapılması düşünülen Anayasa değişikliğinin ne kadar doğru, ne kadar milletimizin hayrına olduğunu göstermektedir." dedi.

AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, TBMM bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle Mecliste 11 milyon 818 bin liralık maddi hasar meydana geldiğine dikkati çekerek, "Mecliste bir sığınak olmadığını o gece burada yaşadık. Her türlü afet ve saldırıya karşı donanımlı bir sığınak elzem haline gelmiştir. Demokrasiye karşı yapılan saldırıda alınan yarayı unutturmamak için bir demokrasi müzesi yapılması çok önemli." diye konuştu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Haydar Ali Yıldız da Sayıştay bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, dünyada paradigma değişiklikler yaşandığını belirterek, "Adalet ve millet temelinde yeni bir paradigmayı inşa edebiliriz. Hepimizin bu medeniyet yürüyüşüne sunacak katkıları olacaktır. 15 Temmuz'da millet müthiş bir direniş ortaya koymuştur.15 Temmuz'da, Gezi'de, 17-25 Aralık'ta başaramadıklarını ekonomik enstrümanlarla Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışıyorlar. Bizler yine milli ve yerli duruşumuza ve milli paramıza da sahip çıkarak yolumuza devam edeceğiz. Kimse Türkiye'yi bu kutlu yürüyüşünden geri döndüremeyecek." değerlendirmesinde bulundu.

-"AİHM'e başvuru düştü"

AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, Anayasa Mahkemesi bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, AİHM'e yıllık 8 bin olan başvurunun 2-2 bin 500 aralığına indiğini belirterek, bunda AYM'ye yapılan bireysel başvuruların etkisi olduğunu savundu.

Özkaya, AİHM'e 2012 yılında 17 bin civarında başvuru olurken, Ekim 2016 itibarıyla bu sayının 7 bin 750'ye indiğini belirterek, "23 Eylül 2012 tarihinde başlayan bireysel başvuru kararıyla birlikte, bugüne kadar 65 binin üzerinde bireysel başvuru olmuştur ve bu 65 bin bireysel başvurunun yaklaşık yüzde 54'üne tekabül eden 43 bin 201'ini Anayasa Mahkemesi sonuçlandırmış ve bunlardan yüzde 22'sine idari ret, yüzde 21'ine birleştirme kararı, yüzde 54'üne de kabul edilmezlik kararları vermiş, yalnızca bin 339 bireysel başvuruyu kabul etmiştir. Bu da toplam başvurunun yüzde 3'üne tekabül etmekte olup ülkemizde son yıllarda insan haklarıyla ilgili ihlallerin ne kadar azaldığını göstermesi bakımından son derece önemlidir." ifadelerini kullandı.

İç hukukta hak arama sürecinde, AYM'nin referans niteliğinde önemli kararlarına AİHM'in atıf yaptığını ve iç hukukun tüketilmesi gereken etkin ve zorunlu bir yol olarak gördüğünü anlatan Özkaya, "Özellikle PKK'nın hendek ve çukur kazması sonrasında sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili terörle mücadele kapsamında alınan kararlara yapılan bireysel başvuruları iç hukuk yolları tüketilmeden yapılmış olması nedeniyle reddetmiştir. Ayrıca, FETÖ mensuplarının müracaatlarını da yine aynı gerekçeyle reddetmiştir." dedi.

Özkaya, bireysel başvurunun kabul edilmiş olduğu süreçte AYM'nin aşırı iş yükü kapsamında değerlendirme yapmak ve yeni mekanizmaları da üretmeleri gereğine dikkati çekti.

AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Yargıtay bütçesi üzerindeki konuşmasında, "Milletin yargıcı değil, Pensilvanya'daki vatan, millet ve istiklal düşmanının yargıcı olanlara ilişkin de Yargıtayda da değerlendirmeler, incelemeler yapılmış ve 126 Yargıtay üyesi önce tetkik hakimi olmuş ve daha sonra da HSYK'nın aldığı kararla meslekten ihraç edilmiştir." diye konuştu.

AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, adaletin vaktinde tecellisinin önemli olduğunun altını çizerek, bugünkü temel sorunun makul sürede yargılamanın yapılamamasından kaynaklandığını, hükümetin bu amaçla birçok alanda çalışmalar yaparak mesafe katettiğini söyledi. Adalet mekanlarının modernleştirildiğini, kaliteli insan gücüyle desteklendiği, teknolojik imkanlardan yararlanıldığını ifade eden Cora, alternatif çözüm yöntemlerinin de öncelikli hale geldiğine dikkati çekti.

-"Yakasını ilikleyip ülkesini şikayet edeni gördünüz mü?"

AK Parti Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu, MİT bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olan Türkiye'de istihbaratın öneminin her geçen gün arttığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"FETÖ'nün gizli iletişim sistemlerini tespit ederek örgüt mensuplarının deşifresini sağlayan ByLock yazılımının kodlarının kırılması MİT Müsteşarlığının teknik istihbarat alanında yaptığı yatırımların önemini ortaya koyan somut bir örnektir. MİT'in, güvenlik güçlerimizin gerçekleştirdiği operasyonlara sağladığı anlık istihbarat desteği, terörle mücadele açısından kritik önemdedir. MİT'in çağın gereklerine uygun, değişime ayak uydurabilen, bölgesel ve küresel gelişmelere yönelik daha hızlı refleks gösterebilecek yetenek ve kapasiteye sahip olması ulusal güvenliğimiz ve çıkarlarımız bağlamında elzemdir."

AK Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur, MGK bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, "Darbe dönemlerinde, özellikle 28 Şubat postmodern darbeyi organize eden, lojistik sağlayan bir kurul olmaktan çıkarak, AK Parti döneminde yapılan değişiklikle, askeri kadro yerine sivil kurul üyelerinin ağırlıklı olarak oluşturduğu bir kurul haline gelmesi demokrasimizin kat ettiği mesafenin göstergesidir. MGK, devletin bekası yanında milletin ve bireylerin refahını doğrudan ilgilendiren, tehditlere karşı alınması gerekli tedbirler doğrultusunda ihtiyaç duyulması nedeniyle kurumsal yapı organizasyonunu geliştirme ve değiştirme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır." ifadelerini kullandı.

AK Parti Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu da Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, 15 Temmuz ve sonrasındaki çalışmalarıyla gerçekleri dünyaya duyuran diyanet camiasına ve millete teşekkür ederek, "Allah katında yegane hak din olan İslam'ın terörle yan yana zikredilmesi, uluslararası şer odaklarının dini ve siyasi bir mühendislik projesidir. Maksat, İslam dünyasını her yönden atomize etmek ve böylece parçalayarak yeni bir dünya için alternatif olmaktan çıkarmaktır." dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan ise Türk medyasının ilk kez çoğulcu ve demokratik görüntü vermeye başladığını savunarak, AK Parti iktidarında Türkiye'de hiç kimsenin salt gazetecilik yapmasından dolayı tutuklanmadığını, gözaltına alınmadığını söyledi. "Gazeteci sıfatıyla anılmak, hiç kimseye terör faaliyetinde bulunma yahut devlet sırlarını yayma gibi suçları işleme özgürlüğünü vermez." diyen Turan, İngiltere, Fransa, Almanya, İsveç, ABD ve daha birçok ülkenin bağımsızlığını ve güvenliğini sağlamak adına medyaya yasa düzeyinde birçok kısıtlama getirdiğini, medya mensupları mevzuat dışına çıktıklarında polis tarafından çeşitli şekillerde tartaklandığını, mesleki materyallerine el konulup gözaltına alındığını söyledi.

Turan, "Hal böyleyken batılı parlamenterler veya gazetecilerden bayrağımıza sarılıp uyuyanı, devlet başkanlarımızın karşısında yakasını ilikleyip ülkesini şikayet edeni gördünüz mü? Peki, o zaman, Avrupa'yı, ABD'yi bu yönüyle de örnek almak gerekmez mi? Vatanını yaşanmaz bulanlar, aslında, vatanını yaşanmaz kılanlardır." diye konuştu.



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :