2015 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda

2015 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda

İçişleri Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri kabul edildi-Kültür ve Turizm Bakanı Çelik:-"Hiçbir sanat kurumu ideolojik vesayetle yönetilemez. Hiçbir sanat kurumunun ideolojik vesayetle yönetilmesine m

TBMM (AA) - Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, "Hiçbir sanat kurumu ideolojik vesayetle yönetilemez. Hiçbir sanat kurumunun ideolojik vesayetle yönetilmesine müsaade etmeyiz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü; Ekonomi Bakanlığı; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi  Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı'nın bütçeleri kabul edildi.

Bakanlığının bütçesi üzeride söz alan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, sürekli olarak bir baskı ve sansür olduğundan bahsedildiğini ve "Sanat özgür olmalıdır ve sanat ne olursa olsun muhalif olmalıdır" denildiğini kaydetti.

"Yüzde yüz katılıyorum. Özgürlüğün olmadığı yerde sanat olmaz" diyen Çelik, şunları ifade etti:

"Eğer özgürlüğün olmadığı yerde sanattan bahsederseniz o Stalinist güdümlü bir propaganda sistemi olur ya da Hitler'in propaganda bakanı Göring'in dediği yere gelirsiniz, 'Bana kültürden bahsedildiği zaman elim silahıma gidiyor' derdi ve sanat kuşkusuz muhalif olmalıdır ama muhalefetin de güdümlüsü olur sadece iktidarın güdümlüsü olmaz. Yani sadece belli bir çizgiye, belli bir yaklaşıma muhalif olmak, onun dışında statükoya selam çakmak da aslında belli bir çizgiye muhalefet olur ama başka bir iktidar ilişkisinin güdümü altına girmek olur. O sebeple şunu hiç unutmamak gerekir, yüzde yüz katılıyorum, gerçek sanat eninde sonunda kazanır. Bu sebeple, birileri burada sanatın muhalif olması gerektiğinden bahsederken, sanatı kendi ceplerinde, kendi ideolojik ambarlarında bir unsur olarak görüp de bunun ancak başkalarına muhalefet etmesi gerektiği şeklinde, bizim Cumhuriyet tarihi boyunca gördüğümüz o söz oyunlarına başvurmasınlar."

"Hiçbir sanat kurumu ideolojik vesayetle yönetilemez. Hiçbir sanat kurumunun ideolojik vesayetle yönetilmesine müsaade etmeyiz" diyen Çelik, "Niçin CHP sözcüleri bütün sanat dallarını es geçip sadece Devlet Tiyatroları'ndan ve Devlet Opera ve Balesi'nden bahsediyorlar? Bir kere daha hatırlatmak isterim: Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi benim Bakanlığıma bağlıdır, CHP'ye bağlı değildir" şeklinde konuştu. 

 

-Köy enstitüleri ve halkevleri 

 

Tek parti döneminde bugün bahsedilen "ideolojik propagandayı yapan"  halkevleri ve köy enstitülerinin olduğunu belirten Çelik, "Köy enstitüleri ve halkevleri vasıtasıyla, bugün CHP, AK Parti'nin kültür ve sanat anlayışıyla ilgili ne iddia ediyorsa o zaman CHP eliyle yapılmıştır" dedi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman halkevlerine ve halk odalarına verilen misyon, kitleleri disiplin altına almak ve partinin ilkelerini benimsetmekti. Bu modelin aynısını biz Hitler ve Mussolini döneminde Almanya ve İtalya'da görmekteyiz. Nitekim Kemal Tahir, köy enstitülerinin kurulma sebebinin, 2. Dünya Savaşı koşullarında, 'Eğer Türkiye savaşa girerse savaşa gönderecek insan malzemesi üretmek' şeklinde olduğunu söyler ve o zamanki tek partinin köy enstitülerini Alman Nazi Partisi Gençlik Kolları örgütlenmesinden Türkiye'ye uyarladığını ifade eder. 

 30 Mart 1945 tarihli CHP Genel Sekreterliği'nden, Hadi Poyrazoğlu'nun  oyununun CHP Genel Merkezi'nden izinli olmadığı için oynamasının yasaklatılması ve hiçbir yerde, halkevlerinde oynatılmaması için bütün halkevlerine yazılmış bir yazı vardır. Kendi geçmişinizden bu kadar korkmazsanız açar o yazıyı okursunuz. 

Eğer siz bugün tamamen iddiasız bir şekilde, birtakım sansürden, baskıdan, dayatmadan şundan bundan bahsediyorsanız tam bir çoğulculuk isteyeceksiniz, herkes için özgürlük isteyeceksiniz."

 

-"Niye sadece 2 kurumla uğraşıyorsunuz?"

 

"Bütün sanat alanlarını es geçip de niye sadece 2 tane kurumla uğraşıyorsunuz? Bu kurumları çok özgürlükçü yönettiniz de geçmiş yıllarda niye on yıllar boyunca Necip Fazıl oyunlarını oynatmadınız?" sorularını yönelten Çelik, "Biz diyoruz ki Nazım Hikmet de oynansın, Necip Fazıl da oynansın, bütün oyunlar oynansın" ifadesini kullandı.

Çoğulculuk ve sivilliğin sadece retorikle halledilecek bir mesele olmadığını söyleyen Çelik, bunun bir zihinsel yaklaşım ürünü olduğu gibi aynı zamanda da doğru siyasi politikalar gerektirdiğini kaydetti.

Kültürel hayat sadece sağcının solcunun, sadece AK Parti'linin, CHP'linin ya da diğerlerinin tekelinde bir hayat olmadığını ifade eden Çelik, "Kültürel hayat bu milletin geleceğidir, bu ülkenin çocuklarının bekasıdır. O sebeple bu meseleyi ne kadar siyasi rekabetin dışında, ne kadar siyasi husumetin dışında tutarsanız o kadar bu ülkeye hizmet etmiş olursunuz. Bu, hepimizin desteklemesi gereken, hepimizin kuvvetlendirmesi gereken bir alandır" diye konuştu. 

Çelik, şunları kaydetti:

"Bugün bahsettiğiniz politikaların temeli, tam tersine siyasi hegemonya altındaki alanları bu siyasi hegemonyadan kurtardığımız için 'sanata siyaset bulaşıyor' deniyor. Hayır, sanata siyaset bulaşmıyor, sanat ve kültür üzerinde kurulmuş siyasi hegemonyayı kaldırıyoruz, orada kültürel çoğulculuk getiriyoruz, orada sadece bilinenlerin, sadece birtakım ideolojik muhtarların vesayeti altında alanların değil Anadolu'nun bütün çocuklarının, bütün kültürlerden, bütün mezheplerden, bütün etnik gruplardan, Anadolu'ya ait bütün kültürlerinden gerekli kültürel faaliyeti yapması için gereken desteği vermeye çalışıyoruz. Yaklaşımımız budur. Onun dışında kültür alanı tamamen sivil alana bırakılması gereken bir alandır. Biz sadece bu alana hami oluruz, bu alanın önünü açarız, bu alanın özgürleşmesi için elimizden geleni yaparız."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :