2015 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda

2015 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda

Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce:

TBMM (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "ÇED gerekli değildir'den ne anlarsınız diye sokakta onbin adama sorsanız 'Lazım değil ağabey, git işine bak, anlarım ben' der. Fakat öyle değil. Kanun teklifiyle düzelteceğiz bunu" dedi.

Güllüce, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

"Saraçoğlu Mahallesi'nin geleceğine" ilişkin sorular üzerine Güllüce, bu bölgenin nasıl değerlendirileceğinin yarışmayla belirleneceğini söyledi.

Bu alandan herkesin faydalanması gerektiğini vurgulayan Güllüce, "Ne yapılacağını belirlemek için yarışma yapılıyor. Kimsenin kristalleşmiş, kesinleşmiş bir projesi yok. Benim de yok. Öyle ticari filan olması da düşünülmüyor. Nasıl olmalı ki orası en iyi olsun. O binaların çoğu da riskli... Ne yapılması gerektiğiyle ilgili yarışma düzenlenmekte. Ondan sonra da buna karar verilecek. AVM falan filan değil ama ne? Nasıl olmalı ki orası en güzel olsun. Burada her düşünen insanın düşüncesine de ihtiyacımız olduğunu da söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. 

Güllüce, kentsel dönüşüm konusundaki soruları yanıtlarken şöyle konuştu:

"Çevreyle inşaatçılık, çevreyle şehircilik, birbirinin alternatifi falan değil. Birisinden bahsederken diğerini yok saymak, diğerini önemsememek değil. Biri diğerinin tercihi ya da biri diğerinin alternatifi diye bir şey söz konusu değil. Mekansal stratejik plan, hepsine yön verecek bir şey. Şu anda başladık. Bütün bu sorunların bizden sonraki kuşaklarda en azından daha aza inmesinde fayda olacak bir şey."

- "Tek bir model yok"

Kentsel dönüşüm konusunda tek bir model oluşturulamadığını vurgulayan Güllüce, hangi model denilirse denilsin mutlaka bir başka sorunla muhatap kalındığını anlattı. 

Güllüce, kentsel dönüşümü Bakanlığın yanı sıra belediyelerin, TOKİ'nin ve özel sektörün de yaptığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Peki hangi modeli uygulayacağınızı düşündüğünüzde prototip bir şey üretemiyorsunuz. Her yerinki bir başka şey. İstanbul'da Kadıköy'de Bağdat Caddesi'nde 1,80'den 2,07'ye çıktığı zaman herkes orada kentsel dönüşüm yapabildi. Bir nevi orada varsılların istifade edeceği yasaya döndü. Fakat bir başka yerde bunu yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50'de yapsanız kahir ekseriyeti yoksullar olduğu için yer de çok berbat olduğu için 'Kalkıp buradan gidin' diyemeyeceğiniz için de orada da imar artışına gitmeniz lazım. Hem bunu yapmayacaksınız hem o insanları ev sahibi yapacaksınız ve riskten kurtaracaksınız. Böyle bir model de yok. 6,5 milyon binayı devletin bütçesiyle karşılayarak değiştirebilme şansı yok."

- "Belediyelerin imarlarını almış falan da değiliz"

Güllüce, yerel yönetimlerin yetkileriyle ilgili konuşurken, CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, "Resen imar yetkisi gelişmedir diyorsunuz öyle mi?" diye seslendi. Bunun üzerine Güllüce, "Öyle de değil. Orada da eksik bilginiz var. Biz belediyelerin imarlarını almış falan da değiliz. Türkiye'de bir kontrol yapma ihtiyacımız var. Her belediyenin yaptığı planı bakanlığa bildirmesi ve numara alması lazım. Numara alması lazım, yoksa devletin bu işi kontrol edebilmesi mümkün değil. Yoksa kaç tane binanız olduğunu doğru dürüst bilemediğiniz bir konuma gelirsiniz devlet olarak. İkisi aynı şey değil" yanıtını verdi.

Çevresel Etki Değerlendirmesine (ÇED) ilişkin sorular üzerine Güllüce, "ÇED yönetmeliği Avrupa Birliği ÇED direktifiyle uyumlaştırılarak, yayınlanmak üzere şu anda Başbakanlıkta. Ciddi bir değişiklik yapıyoruz. Aşağı yukarı neredeyse AB'nin birebir aynısı haline dönüştürülüyor" dedi. 

- "Fazla denetlendiği falan yok" 

Güllüce, "meslek odalarının denetimine" ilişkin sorular üzerine de konuyla ilgili yasal bir mevzuat bulunduğunu bildirdi.

"Fazla denetlendiği falan da zaten yok" diyen Güllüce, baskı iddialarının gerçek olmadığını ve şu ana kadar sadece 3 yerin denetlendiğini kaydetti.

"Çevre mühendislerinin çevre görevlisi olabilmelerine ilişkin aldıkları eğitim" konusundaki eleştiriler üzerine Güllüce, çevre mühendislerinin bakanlığın önemli bir yükünü aldığını anlattı.

Güllüce, her çevre mühendisinin çevre görevlisi olabileceğini ifade ederek, "Okulunu bitirmişse diploması varsa olabiliyor. Görev alıyorsa, özel sektörde de çalışacaksa, bir belge alacaksa devlet de ondan bir haftalık özel eğitim talep etsin. Onun lehine oluyor. Çünkü özel sektörde, aldığı bu eğitim onun için referans oluyor, bilgi kaynağı oluyor" dedi.

Bakan Güllüce, "yaylada taban alanı izni" konusundaki soru üzerine, "Yeni bir şeye falan izin verildiği yok. Yaylalar, asırlardır var. Bunların bir kısmının kaçak olduğu belli zaten. Fakat o asırlardan beri köylünün yaylalarıydı. Bunlar bazı uygulamacılar tarafından taciz ediliyordu. O düzene sokulmuş oldu" değerlendirmesinde bulundu.

- "Bu durumdan rahatsız değilim"

Güllüce, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığının neden Kanun Hükmünde Kararname ile yönetildiği" sorusunu yanıtlarken, "Bilemiyorum orasını ben de ama...Kanun hükmünde kararnameyle ya da kanunla olmuş benim görevim, sorumluluğum değişmeyecektir, ne topluma ne partime ne insanlığa karşı" dedi.

Güllüce, "O bir usul tartışmasıdır ama yapacaklarım noktasında beni değiştirmez. Yani kanun olduğu zaman daha mı az ya da daha mı fazla hassas olacağım. O bir usuldür. Çevre Bakanlığı kanun hükmünde kararnameyle de kanunla da kurulsa benim görevim, sorumluluğum, yapacağım iş değişmez" ifadelerini kullandı.

Güllüce, usulü değil asılı önemsediği için bu durumdan rahatsız olmadığını bildirdi. 

Bu yoğunlukta Bakanlığının kanun teklifini yapmayacağını dile getiren Güllüce, "Onu herhalde grup başkanvekilleri, hukukçular... Ben mühendisim, o mevzuatı da çok iyi bildiğimi söyleyemem, onu da itiraf edeyim. Hukukçular, kanun hazırlayıcıları falan bunu hazırlarlar. Ben mühendis kökenliyim, o alanda çok becerikli olabileceğimi de söyleyemem" dedi.

- "O bir ihale hatasıdır"

"Taşyapı'ya pazarlık usulüyle, ihaleyle Bağdat Caddesi'nde 45 bin metrekare arsa verilmesine" ilişkin soruyu Güllüce, "Bizimle ilgisi olmayan, benim bilmediğim bir konudur. Ben bilmiyorum. O bir ihale hatasıdır" şeklinde yanıtladı.

Güllüce, otel ve belediyelerin arıtma tesislerinin olmaması durumunda ceza yazdıklarını, bunların denetimsiz olmadığını söyledi. Çok küçük rakamlı belediyelerin arıtma tesisleri olduğu halde çalıştırmadıklarını dile getiren Güllüce, "Onlarla da uğraşıyoruz. Kendi başlarına istedikleri gibi davranıyorlar gibi bir şekilde değil" dedi.

AARHUS sözleşmesine ilişkin de Güllüce, bir devlet politikası olarak Avrupa Birliğine girmeden bu sözleşmeyi imzalamayı düşünmediklerini kaydetti.

Bakan Güllüce bir soru üzerine, "Parsel bazında İller Bankasının mevcudiyetini bilmeyen bir bakanım. Eğer bu eksiklikse evet. İller Bankasının bütün parsel numaralarını bilecek hafızam olması mümkün değil" dedi.

"Kamuya çevre mühendisi alımına" ilişkin soruyu yanıtlayan Güllüce, şunları kaydetti:

"Kamuya çevre mühendisi lazım, doğru ama kamuda çevre mühendisi oldukça var ve ihtiyaç oldukça da olur. Fakat asıl bu Bakanlık pazar açıyor çevre mühendislerine. Bizim her denetimimiz, mevzuatımız, yönetmeliğimiz bir çevre mühendisi pazarı açıyor. Özel sektöre açıyor. Kamuya kaç tane alabilirsiniz ki. Çevre mühendisleriyle ilgili kamuya ne kadar alırsanız alın, bütün arkadaşlarımızı istihdam etmemiz mümkün değil. Önemli olan piyasada bu mesleğin popüler, bilinir, ihtiyaç olunur hale gelmesi. Bunu da yönetmeliklerimizle yapıyoruz."

- "Bizimki ÇED'i MED'i biliyor" 

Güllüce, "Valiliklerin 'ÇED gerekli değildir' kararı vermesine" ilişkin soruyu yanıtlarken, Ankara dışındaki icraatların sorumlusunun valiler olduğunu söyledi.

"Vali bakanlıktır, orada Sağlık Bakanıdır, Maliye Bakanıdır vali. Bütün bakanlıklardır" diyen Güllüce, "Bizim Bakanlığımızın çevre il müdürlüğü onun emrinde. Vali bey ne bilir, adamın alanı değil. Hiçbir vali bayındırlığı bilmez, sağlığı bilmez, altındaki bürokratlarını çalıştırır sadece" diye konuştu.

Bunun üzerine CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, "Bizimki ÇED'i MED'i biliyor. 6 bin zeytin kestirdi vallahi" ifadelerini kullandı.

Bakan Güllüce, şöyle devam etti:

"'Valilikler niye veriyor' dediğiniz için, orada il yönetim tarzı budur. Valilikler vermiyor, çevre şehircilik müdürlüğü veriyor, bu yanlışı düzeltelim. Orada kanunu düzenlerken 'ÇED gereklidir' demek Ankara'da yapacaksın bu işi, 'ÇED gerekli değildir' demek ilinde yapacaksın.

'ÇED gerekli değildir'den ne anlarsınız diye sokakta on bin adama sorsanız 'Lazım değil ağabey, git işine bak anlarım ben' der. Ama öyle değil. Kanun teklifiyle düzelteceğiz bunu. Dilimde tüyden başka şeyler bitti. 'ÇED gerekli değildir' demek 'Ne lüzumu var' demek değil."

Güllüce, "ÇED gerekli değildir" yerine "Valilikçe verilir" denmesi durumunda bu tartışmaların olmayacağını ifade etti.

- "Arkadaş, bu hataysa kabul ediyorum"

İstanbul Boğazı'nda görülen domuzla ilgili soruya "magazin haberi" demesiyle ilgili eleştirilen Güllüce, şunları kaydetti:

"Evet öyle dedim, yine de diyorum. Niçin diyorum biliyor musunuz. Ben orada ne haldeydim. Balkanlar'da 100. soykırımın konuşması ve kongresindeydim. Bizim 5 milyon insanımız göçmüş, 1 milyon insanımız soykırıma uğramış. Orada insanlar ağlamışlar, fotoğraflar göstermişler. Birisi gelmiş bana diyor ki 'Denizde yüzen domuz ne?' Git kardeşim, şimdi magazini bırak. 'Ne domuzu, bırak şu magazini' dedim ben. Arkadaş, bu hataysa kabul ediyorum.

O andaki haletiruhiyemiz bizim. Profesörler sunumlar yapmışlar. Ben Balkanlı değilim ama Balkan ile çok ilgiliyim. Muhabbetim yüksektir. Bir de o olayı biliyorum, tarihe meraklıyım. O gün ben de o konferanstaydım. Şimdi o kadar acılar anlatıldı, sürgünler anlatıldı, slaytlar gösterildi, birisi gelmiş sana... Ne denizi ya. Haberim de yok bir şeyden kardeşim. Dolayısıyla dedim, 'Bırak şu magazini, ciddiyete bak. Bak burada tarih var ve soykırım var.'"

Bir milletvekilinin "O da tam zamanını bulmuş" diye seslenmesi üzerine Güllüce, "Yani, aynen öyle" dedi.

Güllüce'nin konuşmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2015 yılı bütçesi ile 2013 yılı kesin hesabı kabul edildi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı