"1951 Cenevre Sözleşmesi mülteci hareketlerinde yetersiz"

"1951 Cenevre Sözleşmesi mülteci hareketlerinde yetersiz"

TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı Uslu:- "Artık 1951 Cenevre Sözleşmesi, sığınmacı ve mülteci hareketlerini yönetmekte yetersiz. Dünyanın, Türkiye'deki bu örneği dikkate alarak yeni bir sözleşme, çalışma yapması gerekiyor" - "1951 Cenevre Sözleşm

TBMM (AA) - ALPER ATALAY- TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, mültecilerin hukuki durumuna ilişkin imzalanan 1951 Cenevre Sözleşmesi'nin artık sığınmacı ve mülteci hareketlerini yönetmekte yetersiz kaldığını belirterek, "Dünyanın, Türkiye'deki bu örneği dikkate alarak yeni bir sözleşme, çalışma yapması gerekiyor." dedi.

Komisyon çalışmalarını AA muhabirine değerlendiren Uslu, komisyonun partilerin ortak önerisi ile kurulduğunu hatırlatarak, şimdiye kadar kurumları ve uzmanları dinlediklerini bundan sonra ise Türkiye'nin mültecilere ilişkin yaptığı çalışmaları yerinde incelemeye başladıklarını söyledi.

Uslu, bu kapsamda öncelikli olarak geçtiğimiz haftalarda Mardin'in Midyat ilçesinde bulunan kampa gittiklerini ve kampta Suriyeli sığınmacıların yanı sıra Irak'tan gelen Ezidilerin de kaldığını belirtti. Her iki bölümü de incelediklerini anlatan Uslu, Gaziantep'in Nizip kampına da gittiklerini söyledi.

- "Çocuklar eğitime erişiyor"

"Türkiye'deki kamp ortamı dünya standartlarının üzerinde" diyen Uslu, kamplarda bulunan sığınmacılara her türlü hizmetin verilmeye çalışıldığını vurguladı. Sığınmacı kamplarındaki tüm çocukların eğitime erişebildiğini, sığınmacıların, kreşten, en üst seviyede bulunan okullara kadar gittiklerini ifade eden Uslu, Türkiye'de yaklaşık 750 bin civarında eğitim çağında Suriyelinin bulunduğunu, bunların 370 binin eğitime eriştiğini, kamplarda ise eğitim çağındaki bütün çocukların eğitim imkanı bulduğunu vurguladı.

Uslu, sağlık hizmeti anlamında da kaplarda bulunanların bütün sağlık hizmetlerine ve ilaçlara parasız bir şekilde erişebildiğini bildirdi. Kamplarda iki türlü barınma imkanı bulunduğunu, bunlardan birincisinin konteyner, ikincisinin ise çadırlar olduğunu anımsatan Uslu, "Yaklaşık 280 bin Suriyeli şu anda bizim barınma merkezlerinde kalıyor. 280 bin Suriyeli için konteyner kent kurmak çok zor. Hem ekonomik olarak, hem alan bulmak açısından zor. Bu yüzden bir kısmını çadırlarda bir kısmını konteynerde tutuyoruz. Mesela Ürdün'de çok fazla Suriyeli var ama tamamı çadırlarda. Avrupa'da barınma merkezlerinde bekletilenlerin çoğu çadırlarda." diye konuştu.

Yunanistan'daki çadır kentlerde şartların çok zor olduğunu, eğitim veya sağlık hizmetlerine erişimin bulunmadığını anlatan Uslu, Fransa'da da benzer durumlardan ötürü kampın dağıtıldığını hatırlattı.

- "Avrupalılar kendi yazdığı sözleşmeyi uygulamıyor"

Avrupa ülkelerinin sığınmacıları almamak için her türlü çalışmayı gösterdiğine işaret eden Uslu, "1951 Cenevre Sözleşmesini Avrupa kendi değerleriyle hazırladı. Avrupalılar kendi yazdığı sözleşmeyi uygulamıyorlar ve hatta okumuyorlar şimdi." diye konuştu.

Avrupalıların sığınmacılar konusunda sürekli Türkiye'yi alkışladığını, buna karşın şu ana kadar hiçbir destek gerçekleştirmediklerini vurgulayan Uslu, "Sayın Cumhurbaşkanımız da söylüyor; sürekli mazeret üretiyorlar, sürekli projelerin yazılmasını istiyorlar. Biz proje yazmayı geçtik, bu işin içinde, uygulamadayız. Barınma merkezlerinden Türkiye'de 25 tane var. Bunların standartları çok yüksek. Biz yapmaya devam edeceğiz çünkü ortada bir dram var." değerlendirmesini yaptı.

Uslu, şöyle devam etti:

"Yüz yıl sonra tarih yazılırken o zaman 'dünyanın en büyük iyilik hareketlerinden bir tanesini Türkiye yaptı' diye bizi tarih yazacaktır. Biz burada tarihi, vicdani, insani ve hukuki görevimizi yerine getiriyoruz. Son günlerde şöyle bir tartışma da var. Hukuk sistemi, mülteciler, sığınmacı, geçici koruma, bunlar nereye gidecek şeklinde...

Artık 1951 Cenevre Sözleşmesi, sığınmacı ve mülteci hareketlerini yönetmekte yetersiz. Dünyanın, Türkiye'deki bu örneği dikkate alarak yeni bir sözleşme, çalışma yapması gerekiyor. Bana göre bu çalışmanın adı da Kilis, Antep, Urfa çalışması olabilir. Çünkü bu şehirlerde yüz binlerce insan yaşıyor. Barış içinde yerel halkla entegre olmuş bir şekilde yaşıyor. Antep'in yüzde 25'i, Kilis'in yüzde 100'ü kadar yabancı yaşıyor. Avrupa'da ise bu rakamlar binde 4'lerde. Onun için diyorum; bizim oturup Kilis'te, Antep'te Hatay'da Cenevre Sözleşmesini yeniden yazmamız gerektiğini düşünüyorum."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :