Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

16. Ufuk Turu Kayseri’de yapıldı (1)

16. Ufuk Turu, Mehmet Emin Parlaktürk hocamızın okuduğu Kur’an-ı Kerim ve meali ile başladı.

Mehmet Emin hocamızın okuduğu Ayet mealleri şöyle:

Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.  Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal 45-46)

De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” (Tevbe 24)

Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz. (Rad 11)

Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarmış yöneticilerine (iyiye yönlendirici) emirler veririz; onlar ise orada günah işlemeye devam ederler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz. (İsra 16)

Allah’a ve resulüne karşı gelenler, daha öncekilerin aşağılandığı gibi aşağılanacaklardır. Halbuki biz apaçık âyetler indirmiştik. Ve kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır. O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yapıp ettiklerini kendilerine haber verecektir. Allah bunları bir bir saymış, onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye tanıktır. (Mücadele 5-6)

Yapılan protokol konuşmalarından sonra Prof. Dr. Ahmet Kâmil Cihan, Hz. Mevlâna’nın hocası olan ve Kayseri’de medfun bulunan Burhaneddin Tirmizi hazretleri hakkında geniş bilgi verdi. Bu bilgilerin sadece bir bölümünü buraya alıyorum:

Mevlânâ Celâleddin, önce büyük bir Allah dostu olan babasının dizinin dibinde, daha sonra da babasının halifelerinden mânevi mertebesi çok yüksek kâmil bir mürşid olan Seyyid Burhâneddin Tirmizî’nin elinde şekillenmiştir.

Mevlânâ Celâleddin, Seyyid Burhâneddin’i babasının yerine koyarak ve gerçek bir mürşid bilerek, candan gönülden 9 yıl boyunca onun sohbetlerinde, onun nefesiyle pişti, olgunlaştı, mânâ sultanı oldu.

Mevlânâ, daha sonra Halep ve Şam’a giderek 7 yıl boyunca ilmini derinleştirdi. Konya’ya dönünce Seyyid Burhâneddin, mânevi basamakları birer birer çıkarak zirveye ulaşan Mevlânâ’ya şunları söyledi ve onu irşâd ile görevlendirdi:   “Bütün ilimlerde eşi benzeri olmayan bir insan; nebîlerin ve velilerin parmakla gösterdiği bir kişi olmuşsun… Bismillah de yürü, insanların ruhunu taze bir hayat ve ölçülemiyecek bir rahmete boğ. Bu sûret âleminin ölülerini kendi mânâ ve aşkınla dirilt.”

İrşâd makamında 5 yıl süreyle görev yapan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin dini ilimleri tahsil eden 400 talebesi ve sohbetlerine devam eden 10 binden fazla müridi vardı.

Şimdiye kadar ki mânevi yürüyüşü ile seyr-ü sülûkunu tamamlayarak mürşidlik makamına oturan ve bütün ilimlerde en üst derecelere ulaşan Mevlânâ Celâleddin’in karşısına bundan sonra Şems-i Tebrizî çıkacak ve onu sonsuz aşk denizine daldıracaktır.

“Konya’da iki arslanın bulunması doğru değildir” diyen Burhaneddin Tirmizi, Konya’dan ayrılarak Kayseri’ye gelir ve 1241 yılında Kayseri’de vefat eder.

Hak’ka vasıl olmak insanın gayesi olmalıdır. Hak’ka vasıl olmak için bir kılavuza ihtiyaç vardır. Bunlar Allah dostlarıdır. Allah dostlarının her zaman Allah için verecekleri bir şeyleri vardır. Bunlar kibir içinde olmazlar. Onlar kendilerini bilgiye kapatmazlar ve bilgiye ihtiyaç duyanlara bilgilerini verirler. Burhaneddin Tirmizi hazretleri de Allah dostlarından biridir.

“Aslolan insanın ahireti için çalışmasıdır. Senden ayrılacak olan ne varsa dünyalıktır. Sende kalacak olan ne varsa ahiretliktir. Öyle ise ahiret için çalışmalıdır. Hak’ka vuslatta, insanın nefsine muhalefet etmesi önemlidir. İbadetlerin amacı nefse hâkim olmaktır. Bu da nefisle cihaddır.” (Burhaneddin Tirmizi)

Daha sonra oturumlara geçildi. İlk oturum; SOSYAL SORUMLULUĞUN TEMELLERİ başlığı altında yapıldı.

Doç Dr. Ahmet Güzel, Asr-ı Saadette Hisbe konulu sunumunda şunları söyledi:

Hisbe; yeterli olmak, hesaplamak, muhasebe yapmak, bir işi yalnız Allah rızası için yapmak demektir. Bu işi yapan kimseye Muhtesip denir.

Muhtesip’in görevi; halkın düzenini sağlamak, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymaktır. Hisbe teşkilâtının görevi de budur. Kur’an da bir çok ayetlerde bu konu zikredilir.

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âli İmran 104)

“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.” (Âli İmran 110)

Bunun ilk uygulayıcısı Hz. Peygamber’dir. Hz. Peygamber, “bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur. Zayıfların hakkını korumak; herkes için adalet sağlayarak sosyal sorumluluk yüklemektir.

Muhtesip’in; takva sahibi olmak, güzel ahlak sahibi olmak, herkese örnek olacak davranışlarda bulunmak, harama helale son derece dikkat etmek gibi olumlu özellikleri olmalıdır. (Devam edecek)

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar