"100. Doğum Yılında Haldun Taner Sempozyumu" sona erdi

"100. Doğum Yılında Haldun Taner Sempozyumu" sona erdi

Sempozyumun kapanışında, "Öyküleriyle Haldun Taner" paneli gerçekleştirildi

İSTANBUL (AA) - Gazeteci, öğretim üyesi, öykü, tiyatro ve kabare yazarı Haldun Taner için düzenlenen, "100. Doğum Yılında Haldun Taner Sempozyumu" sona erdi.

Pera Müzesi'nde sempozyumun sonunda düzenlenen "Öyküleriyle Haldun Taner" panelinde konuşan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Uçman, Haldun Taner'in modern hikayeciliğin öncülerinden olduğunu söyledi.

Uçman, ünlü yazarın son derece nazik ve kibar, telaffuzu düzgün, tam bir İstanbul beyefendisi olduğunu belirterek, "Kendisine ve bilgisine güvenen, son derece rahat, zaman zaman yaptığı esprilerle de dersini renklendiren, kendisiyle dahi alay edebilen olgun bir kişiliğe sahipti. Yıllarca, 'Devekuşuna Mektuplar' sütununda yazdığı inanılmaz yazılarıyla, hitap ettiği okuyucuya, biraz da kusurlarının farkında olması gerektiğini hissettirmeye çalışmış birisidir" dedi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Handan İnci, Taner'in hikayelerinin kimlikli ve çağdaş olduğunu belirterek, "Hikaye yazmaya başladığında edebiyat, aslında toplumcu-gerçekçi kulvarda yol almakta. 1950'lere gelindiğinde ise daha çok varoluşçuluktan esinlenmiş, içe kapalı, bilimsel bir edebiyat tarzı öne geçiyor. İki ayrı edebiyat tarzına da dahil değil Haldun Taner. Kendine özgü, çok farklı bir hikaye anlayışıyla geliyor ve çok çabuk ulaşıyor okuruna" diye konuştu.

- Duruel: "Yürüyen bir gölge o, tıpkı radyodan dağılan sesler gibi"

Yazar Nursel Duruel de Haldun Taner'in "İstediği Şarkıyı Dinleyebilmek" öyküsüne değinerek şu bilgileri kaydetti:

"Adının ucu açık olan öyküsü var. Dili çok iyi kullanan, kültürel donanımı, hayat deneyimi çok yüksek olan Haldun Taner, rastlantıyla mı açık bıraktı hikayenin ismini? Tabii ki değil. Çok kararlı bir seçim. Çünkü bu 3 öykünün içerikleri, süreklilik ve sınırsızlık gibi temalarla belirliyor açık kalmasını. Haldun Taner, öykü boyunca, öyküden hiç taviz vermeden, adeta bir radyo kuramı yaptı. Öykünün odağına koyduğu radyoyla, öykünün anlatıcısı arasında tam çakışma sağladı. Yüzünü göstermedi anlatıcının. Fiziksel hiçbir özelliğini belirtmedi. Yürüyen bir gölge o, tıpkı radyodan dağılan sesler gibi."

Yazar Behçet Çelik, Taner'in öykülerinde sadelik ve yalınlığın dikkat çektiğine vurgu yaparak, "Şehirde, evlerden ve dükkanlardan gelen radyo seslerini dinleyip geçen bir adam. Her gün tanık olabileceğiniz çok alelade bir şey. Bunu çok külfetsiz ve rahat bir üslupla aktarmış Haldun Taner. Kendisine, 'iyi bir hikaye nasıl olmalıdır' sorusu sorulduğunda şöyle değiniyor Haldun Taner, 'Açık seçiklik ararım. Kulağı ters eliyle göstermek bence acemiliktir. Açık seçiklik, sadelik, yazarın birinci nezaket borcudur. Kafasına ve kalemine çekidüzen vermeden okuyucunun önüne çıkan yazarı saygısız ve şımarık buluyorum' demiştir" ifadelerini kullandı.

Haldun Taner'in yeniden basılan kitaplarının editörü Murat Yalçın ise Haldun Taner hakkında yeni şeyler keşfettiğine dikkati çekerek şu bilgileri verdi:

"52 öykü var. Bu 52 öykünün 43 tanesi 1946 ile 1956 yılları arasında yazılmış. 1956'dan sonra, 9 ya da 10 öykü yazmış toplam. Yani hayatının son 30 yılını tiyatroyla dolu dolu geçirdiği, öykülerin daha çok tiyatro öncesi döneme denk geldiği görülüyor. Haldun Taner için söylenen, 'Öyküleriyle tiyatrosu arasında o kadar yakın ilişki var ki öyküleri bazı oyunlarının taslağı gibi' cümlelerine katılmıyorum. Kendisi de öykünün edebi türler içinde ne kadar zor ve üst noktalarda bir tür olduğunun çok farkında olan bir yazar."

Edebiyat ve tiyatro severlerin katılımıyla gerçekleşen sempozyum, Haldun Taner'in hayatı ve edebi eserlerinin anlatıldığı panel ve oturumların ardından sona erdi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı