10. Kurumsal Yönetim Zirvesi

10. Kurumsal Yönetim Zirvesi

SPK Başkanı Ertaş: - "Bağımsız yönetim ilkelerine riayet eden, gerektiğinde masaya elini vuran, 'Ey, patron bu iş olmaz, bir daha düşünelim!' diyen bağımsız yönetim kurulu üyelerimizin sayısını artırabileceğimiz ölçüde ülkemizin geleceği de aydınlık olaca

İSTANBUL (AA) - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, "Bağımsız yönetim ilkelerine riayet eden, gerektiğinde masaya elini vuran, 'Ey, patron bu iş olmaz, bir daha düşünelim!' diyen bağımsız yönetim kurulu üyelerimizin sayısını artırabileceğimiz ölçüde ülkemizin geleceği de aydınlık olacaktır diye düşünüyorum." dedi.

Ertaş, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından düzenlenen 10. Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, 2016 yılında küresel piyasalardaki gelişmelere ilişkin bilgi verdi.

Geçen senenin finansal piyasalar açısından küresel ölçekte risklerin arttığı bir yıl olarak kayıtlara geçtiğini ifade eden Ertaş, şunları anlattı:

"Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki oynaklık, Fed kararlarının sebep olduğu belirsizlik, Brexit süreci, ABD seçimleri, İtalya referandumu gibi tahmin edilmesi güç gelişmeler piyasalarda belirsizliği artırdı. Yatırım kararlarında yavaşlamaya, küresel ekonomide de performansların düşmesine yol açtı. Bu gelişmelerle birlikte belki de insanlık tarihinin en derin ve yaygın krizi olarak nitelendirilen 2008 krizinin oluşturduğu olumsuz koşullar devam ediyor. Söz konusu kriz küresel ekonomide büyüme oranlarında ve ticarette daralma, istihdamda zayıflık, korumacı politikaların hayata geçirilmeye çalışılması gibi olumsuz sonuçları beraberinde getirdi."

Ertaş, mevcut durumda dünyanın, gayrisafi milli hasılasının 3 katını aşan borçların yükünü taşımaya çalıştığını ifade ederek, bu konunun gelecek yıllarda da gündemde olacak önemli konulardan biri olduğunu söyledi.

Dünya genelinde sadece finans dışı kesimin brüt borç stokunun 160 trilyon doları aştığını aktaran Ertaş, "Küresel ölçekte borç yükünden kurtulmanın yolu firmaların kredi piyasası yerine sermaye piyasalarıyla ve özellikle de öz kaynakla finansmana yönelmeleri katılım bankacılığı, sukuk gibi ortaklık ya da kazan kazan formülüne dayalı alternatif fonlama kaynaklarının daha yoğun kullanılmasıdır." diye konuştu.


- "Küresel ekonomide belirsizlikler azalarak da olsa devam edecek"


Ertaş, Türkiye'nin tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir teşvik sistemini 7 Nisan 2015'de çıkardığı bir kanun ile yürürlüğe koyduğunu anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Hatırlayacağınız üzere öz sermaye ile finansmanı ve halka açılmayı kurumlar vergisi indirimiyle özendiren bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Söz konusu düzenlemeyle şirketlerimize, 'yüksek faizle borç kullanma, onun yerine şirketine nakit sermaye koy, paran yoksa da sermaye artırımı yoluyla halka açıl, koyduğun ek sermaye için kredi faizi kadar finansman gideri yaz' dedik, böylece daha düşük vergi ödeme imkanı sağladık. Firmalarımızın bu düzenlemeyi daha fazla dikkate almaları, diğer ülkelerin de benzer politikalar benimsemesi, faize dayalı finansman yerine öz kaynağa dayalı finansmanın teşvik edilmesi, küresel borç sorununun çözüm anahtarı diye inanıyoruz. 2017’de küresel ekonomi açısından belirsizliklerin azalarak da olsa devam edeceği bir yıl olacak. Düşük büyüme rakamları, azalan talep ve ticarette aşağı yönlü ivme, artma eğilimi gösteren petrol fiyatları, Çin’deki hızlı kredi büyümesi ve daha az denetime tabi olan gölge bankacılık sisteminin artan faaliyetleri, Çin borsalarındaki endesklerde hızlı değer kayıpları, bu yılın belirsizlik alanlarından bazılarıdır. "

Ertaş, 2016 yılına 4 faiz artırımı öngörüsüyle başlayan Fed'in, faizleri 25 baz puan artırarak 2015’te olduğu gibi tek faiz artışıyla yılı tamamladığını belirterek, "2017 için de daha önce 2 olan faiz artırım öngörüsünü 3’e yükseltti. Yeni faiz kararı açıklamasında ‘ölçülü’ ifadesi yerine ‘kademeli’ ifadesinin kullanılması, faizin daha uzun vadeye yayılarak yükseltileceği, bir başka ifadeyle belirsizlik sürecinin de uzayacağı şeklinde değerlendirilebilir." dedi.

Birleşik Krallık'ta yapılan referandumdan İngiltere’nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması kararı çıktığını anımsatan Ertaş, bu tablonun AB’nin geleceğinin de sorgulandığı bir süreci başlattığını, referandum sonuçları ile pek çok küresel finans kuruluşunun ve şirketin, kendilerine alternatif yeni merkez arayışına girdiğini söyledi.

Ertaş, 2016 yılının ocak ayında Brent petrolün varil fiyatının 27,08 dolarla son 13 yılın en düşük seviyesini görmesinin ardından, OPEC’in petrol üretimini kısma kararıyla 55 doların üzerine çıktığını ve bundan sonra izleyeceği trendin bu yılın izlenecek önemli konuları arasında yer aldığını kaydetti.

Türkiye açısından 2017’nin 2016 yılından daha olumlu geçmesini beklediklerini vurgulayan Ertaş, "Özellikle Rusya ile yeniden başlayan ticaret, Suriye ve Irak başta olmak üzere jeopolitik risklerde azalma eğilimi, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan kararı takiben TBMM’de yasal alt yapısı hazırlanan, reel sektöre 250 milyar liraya varacak kredi desteği, bu yılın büyüme, istihdam ve ihracat rakamlarına pozitif olarak yansıyacaktır." değerlendirmesinde bulundu.


- "BES sermaye piyasalarımızın büyümesi açısından ümit verici"


Ertaş, 2017 yılının sermaye piyasaları açısından da çok önemli gelişmelere sahne olacağına dikkati çekerek, "Yasal altyapı çalışmaları 2016’da tamamlanan iki büyük reformun hayata geçirileceği yıl olacak. İlk olarak otomatik katılımlı BES yürürlüğe girdi. Yaklaşık 7 milyon ile 10 milyon katılımcının sisteme girmesi ve önümüzdeki 5-10 yıl arasında bugünkü kurumsal yatırımcılarımızın çok daha üzerinde kurumsal portföye ulaşmamız artık imkan dahilinde. Bununla birlikte tasarruf oranımızı önemli ölçüde yükselmesi, sermaye piyasalarımızın büyümesi ve derinleşmesi önümüzdeki günlerde bizler için ümit verici olacaktır." şeklinde konuştu.

Yeni yılda bir başka önemli reformun Türkiye Varlık Fonu olacağını ifade eden Ertaş, "Fonun faaliyete geçmesi ile menkul kıymetleştirme süreci hızlanacak, piyasamıza ciddi bir zenginlik ve çeşitlilik katacak ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasında önemli bir kilometre taşı olacaktır." dedi.

Ertaş, yeni Sermaye Piyasası Kanunu ile son yıllarda özel sektör borçlanma araçları ihraçları ile binin üzerinde banka ve şirkete ek finansman kaynağı sağladıklarını belirterek, 2015’te tahvil, bono, sukuk, varlık teminatlı menkul kıymet gibi sermaye piyasası aracı ihracına verdikleri izin toplamının 253 milyar lira iken, bu rakam 2016 yılı sonunda yüzde 38 büyüme ile 350 milyar liraya ulaştığını kaydetti.

Şirketlerin sermaye piyasaları ile tanışmalarının sadece finansman kaynağı sağlama anlamında katkı sağlamadığını, aynı zamanda, bağımsız denetim yaptırma, açıklık, şeffaflık, kayıt içine girme, kurumsallaşma, kurumsal yönetim ilkelerini uygulama gibi çok sayıda dolaylı faydayı da beraberinde getirdiğini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"2008 krizinden sonra oluşan ortam tüm dünyada global piyasaları daha entegre bir hale getirdi, ancak artan entegrasyon ülkeleri finansal dalgalanmalara karşı da daha duyarlı kıldı. Yaşanan küresel dalgalanmaların azaltılmasında en önemli görev kurumsal yönetim ilkelerine yüklenmiş gözüküyor. Kurumsal skandallar ve ardışık dalgaları, dünya genelinde kurumsal yönetim alanını yeniden şekillendiriyor. Brezilya'daki Petrobras, Hindistan'daki Satyam, Japonya'daki Toshiba ve Almanya'daki Volkswagen krizlerinde de görüldüğü gibi skandallar sonucunda düzenleyiciler ve yatırımcılar, şirketler ve yönetim kurullarından hesap verebilirlik ve şeffaflık kapsamında daha fazla araç talep ediyorlar.

Kurumsal yatırımcıların yönetim kurullarının sorumluluk sahibi olarak hissedarları temsil etmede oynayacakları roller yeni bir tartışma alanı oluşturuyor. Bir diğer eğilim, daha uzun vadeli bir piyasa için yoğunlaşan teşvik çabaları. Pek çok iş adamı ve yatırımcı, şirketleri kısa vadeli kazançları maksimize etmek yerine sürekli değer yaratmaya odaklanmaya çağırıyor. Buna ek olarak, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetime ilişkin faktörlerin bir bütün olarak şirket yönetiminde gözetilmesi ve bu faktörlere bağlı risklerin ve fırsatların etkin bir biçimde yönetilmesine ilişkin eğilim de ivme kazanıyor."


- "Genel kurullara katılım sayısı yüzde 200 arttı"


Ertaş, yaklaşık 65 trilyon dolar tutarındaki aktif varlıkları temsil eden bin 500'den fazla kurumsal yatırımcının, çevre, sosyal ve yönetim endişelerini yatırım hedeflerine entegre etmek isteyen BM Sorumlu Yatırımlar İlkelerine imza attığını, bu nedenle, sürdürülebilirlik konusuna ilginin giderek arttığını söyledi.

Özellikle bağımsızlık, kompozisyon çeşitliliği ve yönetim kurulu üyelerinin rollerine dikkat ederek etkili bir yönetim kurulu yapılanmasına ve performansa göre değerlendirilen ücret yapısının oluşturulmasına, ücretler ve önemli kurumsal işlemler için pay sahiplerinin onayının aranmasına ilişkin tavsiyeler/düzenlemelerin de arttığını anlatan Ertaş, şunları dile getirdi:

"Ülkemizde Kurumsal Yönetim İlkelerine uyum konusunda en önemli aksaklıklardan biri olarak kabul edebileceğimiz Genel Kurul uygulamalarının şirketler ve yatırımcılar tarafından önemi tam olarak anlaşılamamıştır. Şirketler tarafında hissedarları bilgilendirmede isteksizlik yaşanırken, yatırımcıların da bilgi alma ve oy kullanma hakkına yeterince sahip çıkmadıkları görülüyor. e-GKS öncesi döneme göre genel kurullara katılım sayısı yüzde 200 arttı ve yatırımcıların neredeyse tamamı e-GKS’yi tercih eder hale geldi, ancak bunu yeterli görmüyoruz, daha fazla katılım ve bilgilendirme kısaca paylaşım istiyoruz."


- "Ey, patron bu iş olmaz bir daha düşünelim!"


Ertaş, kurul tarafından Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin kurumsal yönetim uygulamalarında ve gözetim faaliyetlerinde etkinliğin artırılması, zorunlu olmayan ilkelere dair raporlamanın iyileştirilmesi ve bu yolla borsa şirketlerinin kurumsal yönetim uygulamalarının geliştirilmesi amacıyla 2015 yılı kasım ayı itibarıyla EBRD ile bir proje başlattıklarını anımsatarak, "Projenin 2017 yılı içerisinde tamamlanmasını hedefliyoruz. Bu projeyle kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasında yaygınlık ve raporlama da iyileşmeyi gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Kurumsal yönetim ilkelerinin bir hukuki manzumeler bütünü olduğunu belirten Ertaş, "Bunu şirketlerimiz sadece ticaret kanunu istediği veya SPK mevzuatında yer aldığı ya da buradaki yaptırımlara muhatap olmamak için yaparlarsa ne şirketlerine ne de diğer paydaşlarına bir katkı sağlamayacaktır. Bağımsız yönetim ilkelerine riayet eden, gerektiğinde masaya elini vuran, 'Ey, patron bu iş olmaz, bir daha düşünelim!' diyen bağımsız yönetim kurulu üyelerimizin sayısını artırabileceğimiz ölçüde ülkemizin geleceği de aydınlık olacaktır diye düşünüyorum." dedi.







AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :